1. 501.
    0
    sofradayken annesiyle konuşuyorduk. açıkçası annesinin üzerinde uyandırdığım intibanın iyi olduğunu düşünüyordum. akademisyen olmak istediğimi falan söyledim, hayata bakış açımı falan az çok anladı yani. ama hatunun hoşuna gitmeyen meseleler. "ehliyet sınavına giricem" dediğim de "yaşlılar gibi durcaksın kırmızı ışıkta" falan derdi. "akademisyen olucam" dediğimde "pfff... düzenli hayat." modundaydı. açıkçası 16 yaşında popüler bir altkültür temsilcisi olmaktansa (paten, kaykay, grafiti, break dance falan, şimdilerde ne varsa), geleceği biçimlendirmeyi seçmiştim ben, ne bileyim. hem müzisyendim lan. sıkıcı dediği şeye bak, dinleme müzik o zaman dıbına koyim.

    neyse yemek bitti annesi gitti. bastet'e bakıyorum south park bölümü açmış. dıbına kodum yemek yedin sofrayı kaldırsana. ben hayatta duramam beyler öyle şeyde. trak'ın evinde de her zaman yendiği gibi kaldırırım sofrayı, yıkarım bulaşıkları falan. o bulaşıklar belamı gibti gerçi.

    neyse kaldırdık sofrayı, south park izledik falan. amk tüm bölümlerini biliyorum zaten. geçti vakit bayağı, ben yol aldım yavaştan, bastet beni apartman kapısına kadar geçirdi. sarıldık ettik ben geri döndüm. iyiydi lan. böyle olması güzeldi yani.

    ha bi de doğum günü yaklaşıyodu. hediye düşünüyodum. benim doğum günümü kutlamaması üzerine bana şöyle bir şey dedi yemin ederim gülemedim bile:
    "seneye kutlarım."
    troll face'ler gördüm her yerde onu söylediği an amk.
    ···
   tümünü göster