0
Ron aralarındaki birazcık mesafeyi kapatınca Draco nefesini hızla içine çekti. Weasley ona ne yaptığının farkında mıydı ? Yoksa ona daha fazla acı çektirmek için işkence etmeye mi karar vermişti ? Ron Draco' yu göğünden iterek perdelerin arkasına itti ve kendisi de içeri girdikten sonra perdeleri sıkıca kapadı. Draco' nun nefesleri hızlanmıştı ve şaşkındı. " Weasley... " Ron ona döndü, aralarındaki mesafeyi sıfırladı, eğilip çenesinden damlamak üzere olan bir gözyaşını diliyle aldı. Draco inleyerek gözlerini kapatmıştı. Dil çenesi ve yanağından yukarı doğru dolaştı. Sonra diğer yanağındaki izi kuruladı. Dudakları üzerinde gözyaşının tuzlu tadını taşıyan dudakları hissettiğinde Draco' nun kalbi patlayacakmış gibi kan pompalıyordu.
Dudaklarını açarak günlerdir çıldırdığı dili içeri davet etti. Bir el ensesindeki sarı saçları kavradı, karşılık olarak o da uzanıp omuzlara dek uzanmış kızıl saçları kavradı, başını yana eğip ağzını iyice açtı. Bu öpücük öncekilerden çok farklıydı çünkü bu kez Ron karşılık veriyordu. Hem de ne karşılık... Draco şimdiden taş gibiydi. Her an infilak edebilirdi. Elleri Ron' un tişörtünün uçlarına inip sabırsızca yukarı çekti ve başından kurtardı. Emin olmak için elini delikanlının geniş göğsünde kaydırıp aşağılara indirdi ve onun pijamasını zorlayan isteğini bulduğunda boğazından bir inleme döküldü. Ronald Weasley de onu istiyordu ! Hem de en az onu istediği kadar istiyordu !
Bu bir mucizeydi ! Tanrı ona acımıştı. Hayır... Weasley ona acımıştı. Bu düşünceyle tutkusu bir anda çılgın bir öfkeye dönüşüverdi. Bir anda Ron' un boğazını kavrayıp çevirdi ve onu kendi yatağına yapıştırdı. Üzerine kapanıp hareket kabiliyetini sıfırlarken mavi gözlerin şaşkınlıkla açıldığını fark etmişti. Yüzüne eğilerek " Bana acıdığın için mi teslim oluyorsun Weasley ? Bir erkekle birlikte olmayı kabul edebilecek kadar yufka yürekli misin ? " Ron ağzını açıp geri kapadı. Draco onu nefes alabilmesi için tutuşunu biraz gevşetince derin bir nefes almıştı. Ron uzanıp onun sarı saçlarını kavradı ve başını iyice kendine çekti. Dudakları arasında santimler kalana kadar...
- Sence ben bunu merhamet için yapabilecek biri miyim Malfoy ? Hem de seninle ?
Öfke anında dağıldı. Tutku, dizginleri kopmuş doludizgin koşan bir at gibi bedeninde yükseldi. Sarışın delikanlı inleyerek eğildi ve bu kez sonuna dek durmayacaktı. Telaşlı eller pijamaları aşağı doğru itti. Çıplak tenler istekle birbirine doğru yükseldi. Öpücükleri daha, daha derinleşirken Draco aralanmış bacakların arasına kendi sertliğini bastırarak sürtüyordu. Eli Ron' un girişini buldu. Parmakları orada hissettiği anda kızıl saçlı baş geriye yatarak inlemişti. Draco böylece dudaklarına serilmiş boyna eğildi ve bu arada girişi gevşetebilmek için parmaklarıyla ovmaya, dürtmeye başladı. Bir parmağıyla ilk girişi Ron' un acıyla inlemesi, ardından ikinciyi eklemesiyle omuzlarına sıkıca tutunması, tutturduğu ritme kısa sürede uyum sağladıktan sonra kegib kegib inlemesi Draco' yu dayanmasının son sınırına getirmişti.
Parmaklarını çekip kendini girişe dayadı, kızıl saçları sıkıca kavrayarak mavi gözlerin kendi gri gözlerini bulması için Ron' un başını geriye yatırdı. Yavaş yavaş... Zorlamadan ama kararlıca ilerledi. Her santiminde Ron' un gözbebeklerinin büyüyüşünü hayranlıkla izledi. Tamamen onu aldığında, bu anı hayatı boyunca unutmayacak, her zaman kaderinin bu anla belirlendiğini düşünecekti. Eğilip Ron' un dudaklarını kavradı, önce kısa itişlerle ardından derin vuruşlarla diğer bedene girip çıkmaya başladı. " Merlin... Merlin... Draco... " " Evet... Biliyorum... Ben çoktan hazırım. " Hızlandı, hızlandı, en derin vuruşuyla birlikte akarken Ron omuzları sıkarak başını iyice geriye attı ve sessiz bir bağırışla geldi. Ağırlığının altındaki bedeni rahatsız etmeyeceğini bildiği için kendini Ron' un üzerine bırakmıştı. Üzerindeydi, içindeydi, kulakları hala onun gümbür gümbür atan kalbinin üzerindeydi. Ron' un kalp atışları yavaşlayıp düzenli vuruşlara geçene kadar süre içerisinde derin bir uykuya dalmıştı...
Tümünü Göster