1. 1.
    0
    HiKAYE 1:
    Çocuklu bir kadın dolmuşta
    giderken çocuğu rahat durmuyor
    ve huysuzluk yapmaya başlıyor.
    Kadın çocuğa bir türlü söz
    geçiremiyor ve şöföre dönüp, -
    şöför bey birşey söyle şuna da
    sussun. diyor. $öför sunu
    söylüyor: -Sussana ulan .mına
    koduğumun çocuğu!!!
    ---
    HiKAYE 2:
    Büyük şehirlerimizden birinde iki
    bayan gezmeden dönerlerken
    dolmuşa biniyorlar. Dolmuşta o
    an için bir önde bir de arkada yer
    var. Birisi öne diğeri arkaya
    oturuyor haliyle. Önde oturan
    hemen çıkarıp iki kişilik ücreti
    veriyor dolmuş şöförüne. Arkada
    oturan bayan da ücret vermeye
    niyetlenince öndeki bayan arkaya
    sesleniyor: Naimeeee, ben önden
    verdim zaten. Bir de sen arkadan
    vermeee.
    ---
    HiKAYE 3:
    Münir Özkul, Ayhan ışık'ın cenaze
    namazına gitmek için dolmuşa
    binmiş. Camiye yaklaştIkça başı
    sonu belli olmayan bir kalabalıkla
    karşılaşmış. Öyle bir kalabalıkmış
    ki Münir Özkul, -Kalabalığa bak.
    Sevenlerinin bu kadar çok
    olduGunu bilmezdim. diye
    mırıldanmış. Bunun üzerine
    dolmuş $öförü de -Sen bir de
    kendi cenazeni gör abi.
    ---
    HiKAYE 4:
    Arkadaşım dersane çıkışı evine
    dönücek. Yürüyo. Bi bakıyo bi
    minibüs. içindeki herkes camlara
    yapışmış bağırıyo. Minibüs
    geçiyor. Arkasından da koşan,
    koşarken de bağıran bi adam.
    Allah Allah diyip yoluna devam
    ediyo arkadaşım. Bir kaç metre
    ileride bir minibus kazası... Çatliyo
    ve ne olduğunu soruyo.. Açıklama
    şöyle: Minibüs şöförü kapıyı açıp
    dışarı sumkururken minibüsten
    düşüyo. Minibus yoluna devam
    ediyo... içeridekiler olaya
    müdahale edecekleri yerde,
    camlara vurup bağırıyor. Şöfor de
    arkadan koşarak minibüsü
    yakalamaya çalışıyor.
    ---
    HiKAYE 5:
    Bikaç arkadaş arabaları ile yolda
    giderlerken, kötü şans bu ya, bir
    kedi arabanın önüne atlıyor,
    bunlar da kediye "küütT!" diye
    çarpıyorlar, hemen iniyorlar,
    bakıyorlar ki yolun kenarında bir
    kedi hoplayıp zıplıyor, "ulan"
    diyorlar, üzülüyorlar, "bari can
    çekişmesin, öldürelim" diyorlar..
    Arabaya bakıyorlar, bi beyzbol
    sopası var.. Alıyorlar sopayı
    başlıyorlar kediye vurmaya.. O
    sırada kenardakı binadan bir
    kadın olayı görüyor ve basıyor
    cığlıkları, "ne yapıyorsunuz
    kedime! Niye vuruyorsunuz?
    hayvan düşmanları!. Adamlar
    olayı kadına anlatmaya
    çalışıyorlar, ama kadın açıklama
    dinleyecek durumda değil, feryat
    figan... Kadın polis cagiriyor,
    hemen polis geliyor (Demekki
    yabancı bi ülkede geçiyor
    olay!!..).. Neyse geliyo polis,
    "Napıyonuz siz bakiiim?" diyor..
    Adamlar da anlatıyorlar.. "Kediye
    çarptık, can çekişiyordu, acıdık,
    can çekişmesin dedik, sopa ile
    öldürdük". diyorlar.. Polis de
    "nerden belli kediye çarptığınız,
    ispat edebilir misiniz?" diyor..
    adamlarda, "Ummm, nasil ispat
    edelim" felan derken.. "aaa!"
    diyorlar, "kediye çarptıysak
    arabanın üzerinde kan izleri felan
    vardır herhalde, gelin memur bey,
    arabaya bakalım, kan izi herhalde
    ispatımız olur"... "tamam"
    diyorlar, arabaya gidiyorlar...
    Bakıyorlar: Arabanın önüne
    yapışmiş, pestili çıkmış bir KEDi!..
    ---
    HiKAYE 6:
    Sayın Cumhurbaşkanımız
    Süleyman Demirel'in sair bir
    tarihte düzenlediği bir basın
    toplantısından. ..
    -Ege bir Yunan golü deeldir.
    -Ege bir Türk golü de deeldir.
    -Binanaleyhh Ege bir gol deeldir..
    ---
    HiKAYE 7:
    4 öğrenci sabahleyin
    uyanamamışlar ve de matematik
    finalini kaçırmışlar ertesi gün
    hocalarına gitmişler, zar zor ikna
    etmişler, işte arabaya bindik
    yolda lastik patladı o yüzden
    kaçırdık diye. Neyse hoca demiş 3
    gün sonra gelin sizin 4 ünüze
    sınav yapacağım diye... 3 gün
    sonra bu 4 oğrenci sinav olmak
    için gelir, matematik hocası bu 4
    ünü sınıfın köşelerine birbirlerine
    en uzak olucak şekilde oturtur...
    (bilmeyenler için finali geçmek
    için en az 50 almak lazım)
    Matematik hocası 5 tane soru
    sormuştur. Sayfanın önünde ki 4
    tane matematik sorusu basit
    sorulardır ve her biri 10
    puanlıktır. Kağıdın arkasındakı
    soru ise 60 puanlıktır ve de soru
    aynen şöyledir " Hangi lastik
    patladi ?? "
    ---
    HiKAYE 8:
    Cok sayida yerel gazetenin
    yayinlandigi kucuk bir sahil
    kasabamizda, gazete
    sahiplerinden birinin, digeri ile
    arasi acilmis. Olayin sebebi de
    bunlardan birinin, digerinin bir
    yakini aleyhine tazminat davasi
    acmasiymis... Davalinin yakini
    gazete sahibi, davaci gazete
    sahibini davasindan vazgecirmek
    icin bir suru yol denemis, araya
    tanidiklar sokmus, hicbiri ise
    yaramamis. Aklina bir fikir gelmis:
    Kendi gazetesinden bir saldiri
    kampanyasi baslatirsa, belki
    diger gazete sahibi cayar,
    davasindan vazgecebilir diye!
    Ertesi gun gazetesinde 8 sutuna
    manset aynen soyle bir manset
    atmis: "SEN BIR
    HOMOciksUELSIN!" Basligin
    altinda da bu haberin "toplumun
    kirlenmesini onlemek!" icin
    yazildigi anlatiliyormus. Tabii
    ertesi gun diger gazete sahibi 8
    sutuna manset baska bir haberle
    cevap hakkini! kullanmis:
    "HOMOciksUEL SENSIN!" * Bunun
    uzerine davalinin yakini gazete
    sahibi bir sonraki gun, davaci
    meslektasinin basina kucukken
    nasil bir is geldigini ayrintili
    olarak anlatan bir yaziyi yine
    sekiz sutuna mansetle basmis:
    "KORKMUYORSAN HAYDI
    MUAYENEYE!" Yazinin altina da
    onemli bir not dusmeyi ihmal
    etmemis: "Turkiye'nin her
    yerinde tam tesekkullu bir
    hastahane de muayeneye razi
    misin? Ben raziyim... " Davaci
    gazete sahibi bu mansete yanit
    vermemis. Ama konuyu
    degistirerek toplumu ilgilendiren
    (!) cok baska bir mansetle
    saldiriyi surdurmus: "SEN BIR
    KACAKCISIN!" ;)) Sekiz sutuna
    manset cekilen bu haberin
    iceriginde, davalinin yakini olan
    gazetecinin, otomobiliyle denizde
    bulunan bir motordaki
    kacakcilara sinyal verdigi iddia
    ediliyormus. Bu haber uzerine
    isler iyice cigrindan cikmis ve
    duello cagrilari baslamis:
    "YIGITSEN RIHTIMA GEL!" Bu
    basligin yanina da kucuk bir not
    dusulmus: "Silahini da alabilirsin"
    Ertesi gun "RIHTIM SENIN
    COPLUGUN!" ust basligi ile
    mansetten verilen yanit soyle
    olmus: "ERKEKSEN SEN KILISENIN
    YANINA GEL!" Medya mensuplari
    toplumsal(!) sorunlari bu
    haberlerle cozerken, gazetelerin
    tirajlari da tarihlerinde
    rastlanmadik sekilde artmis. Bu
    arada isin cigirindan ciktigi
    goren Kaymakam arabulucuk
    yapip, gazete sahiplerini
    baristirmak istemi$, olmamis.
    Baristirma isini bu defa
    Gazeteciler Cemiyetinin gedikli
    baskani Lutfu Agabey'e vermisler.
    Lutfu Agabey kendi
    gazetesinden, iki gazeteci
    meslektasina seslenerek ilimli
    olmalari icin cagrida bulunmus ve
    kendi gazetesinden manset
    atmis: "ARTIK AYIP OLUYOR
    BEYLER!" Diger iki gazeteci bu
    haber uzerine sanki aralarinda
    sozlesmisler gibi, ertesi gun
    kendi gazetelerinde ayni basligi
    atarak Gazeteciler Cemiyeti'nin
    Gedikli baskani Lutfi Agabey'e
    cevap vermisler: "SEN KARISMA
    LUTFI!.."
    ···
   tümünü göster