1. 76.
    0
    KiRLi iŞLERiNDE MAFYAYI KULLANAN DEVLET

    Vatikan’ın ve Papalığını tarihi sayısız cinayet, entrika ve skandalla doludur. Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek öldüğü belli değildir. En yakın örnek, bugünkü Papa’dan önce Papa seçilen ve sadece 33 gün Papalık yapabilen I. John Paul’dur. Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop’un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa Vatikan’ın içindeki bir “Konspirasyon=Fesat Örgütü” ile “P2 Mason Locası”nın ortak girişimiyle öldürülmüştür. Vatikan’da gece sapasağlam yatıp sabaha ceset olarak kaldırılmak su içmek kadar olağan bir durumdur. Vatikan’ın özellikle 2 Dünya Savaşı sırasında güçlendirdiği müthiş bir istihbarat ağı vardır. Vatikan’ın içinden çeşitli ulusların –başta Fransa, Polonya ve Almanya– istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinaller çıkmıştır. Bunlardan bazıları daha sonra Papa yapılmışlardır. Örneğin 1978’de eceliyle ölen Papa 6. Paul, gizli istihbarat örgütleriyle içli dışlı olmuş bir Kardinal olarak tanınıyordu. Vatikan “Kirli” işlerinde daima taşeron kullanan bir devlettir. Bu pis işleri temizlemek Mafia’nın görevidir. Vatikan’ın siyaset aleminde de yarı–gizli yarı–resmi desteklediği partiler ve siyasetçiler vardır. Bunlara en iyi örnekler Almanya’daki CDU/CSU (Hıristiyan Demokratlar) ve isviçre’deki CVP (Hıristiyan Halk Partisi) çizgisidir. Vatikan’ın bu ve diğer bir çok siyasi yapıyla, örneğin öğrenci ve işçi kuruluşlarıyla, organik bağları vardır. Bunlara yeri geldikçe değineceğim. Vatikan, BM’de, UNESCO’da, FAO’da, AB’de ve OAS (Amerika Devletleri Örgütü) de “gözlemci” statüsündedir.“Vatikan nedir?” sorusunun gerçek yanıtı da işte bu ilişkilerdedir. Vatikan, ekonomi–politiğiyle “Devlet Sosyalizmi”ni uygulayan –kendisi sosyalizme karşı olsa da– bir Kilise Devleti’dir. Toplumsal–Tarihsel bağlamında ise işlevleri itibarıyla “Dogmatik–Dinci” bir devlettir. Bu özelliğiyle de günümüzde çok sık kullanılan Fundementalizm’in (köktenciliğin) çağımızdaki en eski ve en güçlü temsilcisidir. Gerçekten de Vatikan, Dünya’da devlet çapında örgütlenebilmiş ilk Fundamentalist Tanrı–Krallığıdır.

    ---

    Ateizmin kaynağı Vatikan[ Bölüm -3- ]
    Ateizmin kaynağı bizzat Roma Kilisesi olup özellikle de son 400 yılın ilk öncü Hıristiyan kökenli Ateistlerinin hep bu kiliseden çıktıkları görüldü
    Bütün dünyada kısaca Papa denilen şahsın resmi sıfatı Papa değildir. Üç ayrı sıfatı vardır. Ve Papa’ya ancak bu sıfatlarıyla hitab edilebilir. Bunlardan ilki, “Supreme Pontiff”tir. Bu, en üst düzeydeki ruhani önder anldıbına gelir. Roma imparatorluğu döneminden kalma bir sıfattır. O dönemde imparatorlar kendilerine “Pontifus Maximus” dedirtiyorlardı. Bu, en yüce ruhani ve dünyevi buyurucu anldıbına geliyordu. imparatorluk yıkılıp Hıristiyanlık egemen din haline gelince Papalar kendilerine geçmişteki imparatorlar gibi bu sıfatı taktılar. Papaların resmi evraklarda ve belgelerde kullandıkları ilk sıfatları budur. ikincisi Papalar, “Roma Başpiskoposu”durlar. Dikkat edilirse Vatikan’ın değil, 1926’ya kadar Kutsal–Kent statüsünde olan Roma’nın başpiskoposudurlar. Bu sıfatı özellikle Doğu ve Ortodoks Kiliseleri tarafından öne çıkartılır. Ortodokslar Papa’ya yazılı metin göndermek isterlerse en fazla “His Holliness Pope” diye yazarlar ve bununla da makdıbının önemli ve kutsal olduğunu vurgulamış olurlar, kendisinin değil. Papalar’ın üçüncü sıfatı ise “Holy Father (Kutsal Peder)”dir. Bu sıfat onların belki de en eski, en anlamlı sıfatıdır. Hıristiyanlığın ilk yüzyılından kalma, siyasi ve ideolojik olmaktan çok sempati toplamak amacıyla verilmiş sembolik bir babalık mevkiidir. Kutsal Peder nitelemesi aynı zamanda Ana (Bakire) sayılan Evrensel Kilise’yle (Katolik demek Evrensel demektir) evli oluş anldıbına gelir. Diğer bir deyişle sembolik olarak Ana’dan (Kilise) doğmadan yani Vaftiz olmadan Kutsal Baba’nın evladı olunamaz. Papalar’ın Hıristiyan olmayan devlet ve siyaset adamları için de ayrı bir sıfatı vardır. Örneğin Müslüman bir devlet adamı Papa’ya doğrudan yukardaki üç sıfatla hitab edemez. “His Holliness” veya “Your Holliness” demek zorundadır. Yani, temsil ettiği makamı itibariyle Kutsal sayılan kişi olarak tanımlanır. Benzer şekilde Kardinal Büyükelçiler için de “Ekselans” denilir. Diğer Kardinallere de “Monsenyör” denilir. Bu hitaplar çok önemlidir. Bunların ne zaman, kime, nasıl kullanılacakları bilinmeden Vatikan mensuplarıyla
    görüşme yapılamaz.

    PAPALAR VE MODERN DEVLET

    Papalık ve daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan Papalık Devletleri yüzyıllar boyunca dünya siyasetine ve askeri, diplomatik ve ekonomik dengelere yön vermişlerdir. Papalar’la Müslümanlar ve Osmanlılar arasında çok yoğun ilişkiler kurulmuş, karşılıklı askeri ve siyasi girişimler yapılmıştır. Bunlara ilerde değineceğim. Ama önce Papalık kurumunun günümüz dünyasına armağan ettiği en önemli toplumsal–tarihsel gelişmelerden birinin üzerinde durmakta yarar vardır. Bu, “Modern Devlet” veya diğer bir deyişle “Ulus Devleti” fikri ve oluşumudur. Papaların ve onların devletlerinin günümüzde etkili olan Ulus Devleti’ni yapan temel taşları hazırlayanlar oldukları inanın bir çok toplumbilimci tarafından dahi bilinmez. Ama gerçek budur. Ulus Devleti’ni ortaya çıkartan ve yaşatan kurumların tamdıbına yakınını gerçekte ilk kez Papalar ve onların “Kilise Hükümetleri” bulmuşlar ve tarihe aktarmışlardır. Bu nedenle Roma Kilisesi, Batı Avrupa’da ortaya çıkan Ulus Devleti’nin öncüsü durumundadır. Örneğin, Ulus’u “Devlet” yapan en önemli kavramı, “Egemenlik” kavrdıbını ilk kez formüle edip bunu “Hükümdarların Uhdesine” veren yine bir Papa, 2. Pius olmuştur. Bu Papa 1453’de istanbul’un Osmanlı’nın eline geçmesi üzerine “Egemenlik” kavrdıbının imparatorlara ait olduğunu bir belge yayınlayarak onaylamıştır. Papalık tarihi araştırmacısı Paolo Prodi’nin belirttiği gibi Roma Kilisesi, günümüz Batı Hıristiyan aleminde yer alan modern devletlerin temel esaslarını oluşturan yargı sistemlerini; üst mahkemeleri; hiyerargib yargı kurumlarını ve pozitif hukuku Avrupa’ya ilk sokan kurumdur. Daha önce ne krallar ne de halk bu tip bir yargıdan ve hukuktan haberdardılar. ilginçtir ki ilk avukatlar da Kilise’den çıkma papazlardı. Bunlar Prensler’in ve Krallar’ın himayesine girerek o yüzyıllarda çoğunluğu okuma yazma dahi bilmeyen kralların Kilise karşısındaki haklarını ve toprak bütünlüklerini savunmuşlardı. Avrupa’da ilk sınır belirlemeleri işte bu Papaz–Avukatlar’ın bilgileri ve gayretleriyle oluşmuştu. ikincisi, Papalık tüm Avrupa’da ilk kez toplu vergilendirme yöntemini uygulamaya sokmuştu. Ayrıca Roma Kilisesi, tarihte ilk kez Dış işleri Bakanı kullanmış, elçilik ve konsolosluklar tesis etmiştir. ilk kez paralı asker kullanan, düzenli ordu kuran da onlardı. Matbaa ve yayıncılık alanında gelişmeler yaptırmış olan da oydu. Benzer şekilde ilk “Yasak Kitaplar” listesini (Index) hazırlatan da oydu. Postacılık da ilk kez onlar tarafından örgütlenmiş, dağıtım ağları kurulmuştu. Para basımı tekniğini geliştiren ve ilk kez “Senet” kullanımını yasal faizlere uygulayan da oydu. ilginçtir ki, Avrupa’da cinsel hayatı ve genelevleri de Roma Kilisesi yönlendirmişti. Volter’in yazdığına göre Paris’teki genelevler bizzat Katolik Kiliseleri tarafından “sağlık” denetiminde genelevlerinin daha temiz ve kızlarının da daha sağlıklı olduklarını duyuran ilanlar veriyorlardı.!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster