1. 1.
    0
    birçok beşiktaşlı futbolcu vardır. bakın beşiktaşlı diyorum, Beşiktaş'ta oynamış değil. simge isimlerden bahsediyorum. ve ben ciksenlerin sonundan itibaren bunların pek çoğunu uzaktan yakından takip etmişimdir. ama bana "hangisi?" diye sorsalar düşünmeden "nihat" derim. ve nihat gözümdeki bu değerini tek bir hareketiyle kazanmıştır. sahada yaptıklarından filan bahsetmiyorum. bu sezon Beşiktaş'a gelsin, tek bir maçta düzgün oynayamasın umrumda olmaz. her neyse uzatmadan mevzuya girelim. nihat'ın yeni yeni palazlandığı dönem. o zamanlar tüm futbolcular televolelerde türlü türlü şebeklikler yapıyorlar. gazetecilerle iyi geçiniyorlar (ne demek istediğimi biliyorsunuz) filan falan. gazeteciler de yıldızları züt etme sevdasında sürekli. tuttukları mankene atatürk'ün doğumgününü soran zütten doğma tipler dolu etrafta. bunlardan bir tanesi maç sonrası nihat'ı görüyor. manzara şu; nihat az önce maçta harikalar yaratmış, sahanın yıldızı resmen ve tüm gözler üzerinde, herkes kutluyor. eh bizde bir oyuncu topu zütünde başında iki dolaştırırsa havaya girer ya, nihat'ın da bunu yapması lazım. ama ne yapıyor bizim nihat, takımın malzemecisiyle beraber yüklenmiş koca bir sandığı otobüse doğru aheste aheste yürüyor. gazetecimiz "eki eki nihat, malzemeci oldun, sana mı taşıtıyorlar" gibisinden giydirmeye çalışınca nihat tüm doğallığı, insanlığı, mütevaziliğiyle ve elindeki sandığa ihtimam göstererek "görevimiz abi" diyor. tüylerim diken diken. sanki Beşiktaş şampiyonlar ligi finalini almış gibi seviniyorum. beşiktaşlılığın ne demek olduğunu bir kez daha bir kez daha tadıyorum.

    işte bu yüzden dostlar orası burası ayrı oynayanlar, kan rengi günden güne değişen profesyonel-amatörler dünyanın en iyi topunu da oynayacak olsalar yakıştıramıyorum Beşiktaş'ıma. övünmek gibi olmasın biz karakartallıyız.
    ···
   tümünü göster