1. 51.
    0
    Musa aleyhisselâm, birgün Hazret-i Hızır'ı "aleyhisselâm" görünce, ona yaklaşıp selâm verdi. Selâmına cevap veren Hızır aleyhisselâm sordu:
    - Burada selâm veren bulunur mu? Sen kimsin?
    - Ben Musa'yım "aleyhisselâm"
    - israiloğullarının Musa'sı mı?
    - Evet.
    Bu tanışmadan sonra, Musa aleyhisselâm, asıl maksadını söyledi:
    - Allahü teâlânın sana ihsan edip bildirdiği ilimden, biraz öğretmen üzere sana tâbi olayım mı?
    Bunun üzerine Hızır aleyhisselâm şu cevabı verdi:
    - Ya Musa! Bende, Allahü teâlânın ihsan edip verdiği öyle bir ilim vardır ki, sen onu bilemezsin. Sende de Allahü teâlânın sana verdiği öyle bir ilim vardır ki, ben de onu bilemem. Sen benimle beraber olamazsın ve bende bulunup, sende olmayan ilmim ile yaptığım işlere sabredemezsin!
    - Beni inşaallah sabırlı bulursun. Senin hiçbir işine müdahale etmem.
    - Ben sana hikmetini ve sebebini izah edinceye kadar, yaptığım işler hakkında bana sual sormamak şartıyla, benimle beraber olabilirsin.
    Musa aleyhisselâm, oraya kadar beraber geldikleri Yûşa aleyhisselâmı israiloğullarının yanına gönderdi.
    Hızır aleyhisselâm, Musa aleyhisselâm ile sahil boyunca bir müddet yürüdüler. Giderlerken bir geminin geçmekte olduğunu gördüler. Gemicilere, kendilerini gemiye almalarını söylediler. Gemiciler Hızır aleyhisselâmı tanıyıp, onları ücretsiz olarak gemiye bindirdiler. Bu sırada bir serçe geminin kenarına konup, denizden bir iki yudum su aldı. Hızır aleyhisselâm, bu kuşu göstererek dedi ki:
    -Ya Musa, Allahü teâlânın ilmi yanında benim ve senin ilmin; denizin yanında, şu serçenin denizden aldığı bir yudum su kadar bile değildir.
    ···
   tümünü göster