1. 126.
    0
    hava kararmaya doğru ben kayhan sokaklarında dolaşıyordum. "sana bir şey soracağım" dedim. "sor?" dedi. telefonu kapattım, şarjım da azdı ama kapattım. sormadım hiçbir şey. etrafta mal mal dolaşıyorum sokak kedisi gibi. arkadaşın evine geldim, şarja taktım telefonu. telefon kendine geldi biraz böyle mesajlar yağıyor falan. ardı ardına bir dünya mesaj. "hadi ama." "sorsana." "ne bekliyorsun." "başıma bir ağrı girdi bile." "sonra niye 'bastet tırnaklarını yiyorsun?' dersin bi de bana" "gösterip kaçmak erkekliğe sığar mı ha sığar mı söylee" "bin" "görünmez 'tanıdığım insan' senden nefret ediyorum." ben bir şey diyemiyorum. şarjım bitmişti ama ne bileyim, hafiften yalan söylediğim için bir suçluluk da var içimde.

    "şarjım bitti kusura bakma." dedim. o da bana "özür dilerim sevgilim." demişti. "senden önemli değil" dedim. "ama birikirse içinde benden önemli olur" dedi. ben de "biriktireceğim bir şey yok yaptıklarını biriktirip yüzüne vuracak biri değilim." dedim. "sana çok saygı duyuyorum" dedi. "bu iyi bişey mi bilmiyorum ama kafam nefret meselesine takıldı biraz." dedim. hemen ardından şöyle bir diyalog gelişti:
    ···
   tümünü göster