1. 3776.
    0
    "heppi börtdey tu yu" nidaları eşliğinde geçtik karşıya.
    40 dakikaya kuruçeşmedeydik.
    kuruçeşme dediğim yer bu turkcell arena var ya konserler veriliyo falan orası amk. bebek ile ortaköy arası.
    orada macrocenter'ın yanında bi cafe var aşk cafe diye.
    fiyatları ne pahalı ne ucuz bi yer.
    oraya gittik.
    ama tabii biz kafamıza göre gittiğimizden deniz kenarı bi yer bulamadık. meğer rezerve gerekiyomuş amk. bilsem arar "reserve" der kapardım ama bilmiyodum ki amk.
    neyse biz geçtik ordaki garsonlardan biri bize çardak altından çok güzel bi yer ayarladı sağolsun.
    amk deniz kenarı neymiş? orda millet niye oturuyo? yanlarında mavi bişeyler olsun, az da manzara izleyeyim diye. ulan yanımda mavi, masmavi bişey var. ee bana ondan güzel manzara da olmaz.
    yani nasıl ki trabzonlulara her yer trabzonsa bana da mavi ile her yer deniz kenarı amk.
    mavi yanıma oturdu. o da beğendi oturduğumuz masayı.
    "buyurun hoşgeldiniz" diyerek sipariş almaya geldi garson.
    "aga biz çok açız" dedim.
    mavi ayağıma vurdu. utandı heralde.
    garson "hemen doyuralım beyefendi" dedi.
    "valla doyurun siz bunu" dedi mavi.
    "aga sen bana melemen yolla üç kişilik. bal kaymak falan da olsun. domates ile peyniri ekgib etme sakın" diyerek girdim araya. melemeni de 3 kişilik söyledim ki 1 kişilik mavi yese kalanı ben yerim amk.
    garson gidince mavi 3 kişilik melemen mevzusunu açtı gülerek.
    "aşkım ne hayvansın ya. nasıl yiyeceksin o kadar melemeni?" dedi.
    kolumu attım omuzuna.
    "valla kızdırma seni bile yerim" dedim.
    o ara aklıma bişey geldi.
    kalktım ben bi ellerimi yıkayayım bahanesi ile.
    lavaboya gidicem diye arka taraflara doğru yürüdüm. maksat mavi beni görmesin. bizden sipariş alan garsona kaş göz ettim. anladı onu çağırdığımı. geldi hemen yanıma "buyurun beyefendi" diyerek.
    "aga sizde pasta var mı?" dedim.
    bumuydu amk söyleyeceğin der gibi baktı suratıma ve "var efendim" dedi.
    "iyi o zaman mum da vardır" diye sonnunda soru işareti olmayan bi soru cümlesi yönelttim buna.
    "mum mu lazım anlamadım efendim" dedi.
    "dur anlatacam birader. bu yanımdaki benim kız arkadaşım. bugün doğum günü. sana hani melemen söyledik ya biz. sen şimdi o melemenin üstüne 2-3 tane mum dikiyosun tamam mı?" dedim.
    şaşırdı amk adam.
    "ciddisiniz değil mi?" dedi.
    "ciddiyim tabii. ben şimdi gidiyorum içeri sen ayarlarsın tamam mı?" dedim.
    "beyefendi mum nasıl duracak yumurta üstünde?" dedi.
    haklı amk. durur mu?
    durmaz.
    ama sucuk olursa yumurtanın içinde birer dilim o zaman durur.
    "aga sen 3 tane biraz kalın dilim sucuk kızarttır. o mumların içine girdiği sivri zımbırtı sucuğun üstünde durur" dedim.
    "tamam" dedi çok da anlamaya anlamaya.
    "bak sana güveniyorum he" dedim geçtim mavinin yanına.
    masaya gittiğimde kahvaltılıklar gelmişti masaya.
    ama daha melemen yok tabii.
    mavi beni görünce "aşkım neredesin ya?" dedi.
    "elimi yıkadım" dedim.
    "kendime de sana da çay söyledim" dedi.
    ulan hiç de sevmem çayı ama mavi söylediyse zehir olsa içerim amk.
    "iyi yaptın canım benim" dedim.
    "ya sen bana sabah ne güzel pıtırcık dedin şimdi demiyosun" dedi.
    "ya ne bileyim oyle yazdım içimden geldi" dedim.
    "dilinden de gelsin o zaman" dedi.
    "ya ben de sana güzel şeyler söylüyorum" dedim suçu üstümden atmaya çalışır gibi.
    "hee çok söylüyosun. anca 'cağumuniçi' diyosun" dedi.
    güldüm.
    "iyi o zaman artık pıtırcık da derim arada" diyince düzeldi yüzündeki trip su hava.
    "diyeceksin tabii" dedi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster