0
elimi attım omzuna.
başı göğsüme yaslandı ister istemez.
"kalbin nasıl atıyo öyle" dedi mavi.
atmaz mı lan?
"bırak atsın mavi hakkıdır valla" dedim daha sıkı sarılarak ona.
ne kadar bekledi o öyle atabilmek için.
ama benim kalp de takunu çıkarmıştı amk. tesisatlı doğan görünümlü şahin gibi bas ağırlıklı şarkılar çalıyodu. benim kalp de hali ile kabin bass görevi yapıyodu.
kaldırdı başını göğsümden birden.
surata yer yer trip ifadeleri serpilmiş bi şekilde "ee hani söylemedin hangi çikolata nereye konulcak?" dedi.
elinde vardı bi çikolata. aldım baktım a harfi var üstünde.
yazan şeyi biliyorum ben amk.*. o yüzden sonlarda bi a buldum oraya koydum.
bi çikolata daha aldı kutudan.
"bu nereye?" dedi.
bu sefer ben kaldırdım kaşımı baktım mavi'ye.
"heralde hepsini bi sarılış karşılığında söyleyeceğimi sanmıyosun di mi?" dedim.
o da kaldırdı kaşı.
karşılıklı kaş güreşi yaparcasına bakıştık.
"neymiş bakalım bunun yerini söyleme ücreti?" dedi bana.
"bundan sonra bana adımla hitap etmeyeceksin. o ne öyle ya? sen benim sevgilimsin. sevgiliye söylenir gibi bişeyler diyeceksin" dedim.
"nasıl yani?" dedi anlamamış gibi.
"valla ben karısmam nasılına. artık aşkım mı dersin, bitanem mi dersin, canısı mı dersin ben anlamam" dedim.
"ne canısı ya?" dedi gülerek.
"ya işte lafın gelişi dedim oyle. bişey de ben karısmam ama adnan ne ya. ismimden tiksindim valla" dedim.
güldü.
"düşünelim bakalım" dedi.
kollarını bağladı, arkasına yaslandı.
düşünür gibi yaptı, yaptı, yaptı...
ona aldığım oyuncağa baktı.
"buldum! tweety diycem sana" dedi.
ulan valla idtediğime pişman oldum. tweety ne la?
"ne tweety'si ya?" dedim bozuk bozuk.
"banane tweety'msin sen benim" dedi.
"la bende hiç tweety tipi var mı?" dedim.
"var tabii. saçın sarı, gözlerin mavi daha ne olsun?" dedi.
ulan tamam fiziki özellikler benziyo da erkek adama da tweety denir mi amk?
ama allem etti kallem etti değiştirmedi.
hemen aldı eline telefonunu. rehberde adnan yazan yere tweety yazdı.
"hee iyi artık baban görse de bişey demez telefonunu. tweety'nin benim gibi bi öküz olacağı gelmez adamın" dedi.
"gelmez valla" dedi gülerek.
sonra bana döndü.
"sen bi versene telefonunu" dedi.
şaşırdım amk.
hani evet bi falso yok bende baska bi karı kızla mesajlasma gibi ama bi kız bi erkekten telefon isterse ister istemez tedirgin olunuyo amk.
"napcan la benim telefonu?" dedim gözlerimi aça aça.
"ya versene bi bişeye bakcam" dedi.
çıkardım cebimden verdim.
hemen kendi numarasını çevirdi aradı.
"yaa sen benim ismimi mi yazdın rehbere?" dedi.
şaşırdım amk.
"annenin ismini mi yazsaydım?" dedim gülerek.
telefonu koydu masaya fırlatır gibi.
suratı da asıldı.
"sen de bana bişey yazacaksın telefonuna. bak ben tweety yazdım sen de bişey yaz" dedi.
hikayede mavi diyorum ona ama asıl adı mavi değil tabii.
gözlerinin mavisi yüzünden de mavi demiyorum ona.
bu anlattığım gün yüzünden mavi oldu onun adı.
"mavi yazayım bari?" dedim.
"mavi mi?" dedi.
"mavi tabii. sana mavi'den daha çok yakışacak bi takma isim olamaz ki. hem gözlerin gelir aklıma adını her telefonda gördüğümde fena mı?"
"yoo" dedi.
"o zaman sen artık mavi'sin tamam mı?" dedim.
"tamam" dedi.
sarılasım geldi ona tekrar.
kaldırdım kolumu boynunun arkasından geçirecekken çekti kendini birden.
"yok öylee bedava sarılmak 3 tane harf söylersen sarılabilirsin" dedi.
aha amk al işte.
rizeli sonuçta...
Tümünü Göster