1. 3626.
    0
    masanın kenarına tüpü ve tavayı, masaya kesme tahtası tabak falan bıraktılar afiyet olsun abi dedikten sonra gittiler.
    "oğlum çay yok mu?" diye seslendim sultan'a.
    gözünü kırptı. ben var diye anladım ben de kafamı salladım eyvalllah gibilerinden.
    aldım sebzelerin olduğu poşetleri orada musluk vardı oraya gelenler ıvır zıvıorlarını yıkasınlar diye onun oraya gittim poşettekileri yıkamaya. sebze dediğim de domatesle salatalık amk.
    çok uzak değil o resimde çıkmamış ama 3-4 metre yanımızda hemen. baktım mavi oturmuş kontes gibi, bakıyo bana.
    "napıyosun sen ya oturmuşsun ben mi yapıcam her şeyi?" dedim
    sağına soluna baktı bana mı diyo bu diye. hani ben ona oyle bişey demem ya açık hava kafa yaptı sandı heralde.
    "bana mı diyosun ya?" dedi
    "yok ağaçlara diyorum" dedim.
    o ara işimi bitrdim elimde ıslak poşetlerin suları yerlere damlayarak masaya yaklaştım.
    "benim işim masayı hazırlamak, bunları yıkamaktı. yumurtayı da ben pişirecek değilim heralde?" dedim.
    "şuna bak ya sucuklu yumurta pişirmeye mi getirdin beni buraya?" dedi.
    "evet, işine geliyosa. valla aç kalırız yoksa" dedim.
    aldı eline malzemeleri söylene söylene dilimlemeye başladı sucuğu
    "allahım yaa bana yemek yaptırmaya getirmiş deli"

    ben tüpün altını yaktım yağ erirken bu da sucukları hazırladı tabii. bi bıçak daha istedim domatesleri falan kestim ben de. peyniri meyniri de dilimledim oturdum sigara yaktım.
    "ya herşeyi ben yapıyorum" dedi mavi şımara şımara.
    "yapcan tabii" dedim ben de aynı şımarıklıkta.
    karşılıklı şımara şımara pişirdi yumurtayı. yumurta pişti ben sultan'a seslendim çay lazım amk.
    baktım bizimki elinde semaverle geliyo. vay dedim amk aferin sultan'a...
    ···
   tümünü göster