0
mavi'yi aramam lazım ama o evde rahat konuşamayacağımı da biliyorum.
"abi ben bi dışarı çıkayım mı?" dedim.
anladı mı telefona baktıktan hemen sonra dışarı çıkmamın sebebini bilmiyorum ama anladıysa bir anlmadıysa iki amk.
"keyfine bak kardeşim. anahtarı almayı unutma ama" dedi.
hemen çıktım dışarı.
apartmandan da uzaklaşıp telefonu aldım elime.
son arananlardan numarasını buldum. kızı aramışım amk gece bilmem kaçta.
numara ekrandaydı sadece arama tuşuna basmam kafi mavi ile konuşabilmek için.
ama işte öyle olmuyo. sanki köze basacaktı parmağım, yes tuşuna değil. öyle çekindim. sebebi ben değilim sanırım beynimdi. hani uzuvlara komutları beyin verirmiş ya, mantığını gibtiğim korkutuyo parmağı bastırmıyo. kalbim bi hükmetse o uzuvlara bırak parmakla yes tuşuna basmayı koşarak yeniköye giderdim be...
en sonunda mantığını gibtiğimin beyni verdi emri "yes tuşuna basılacak!"
bürokrasisini gibtiğimin vücudu emir buyuk yerden olunca "adnan ne soyleyeceğini hazırladın mı?" bile diye sormadı bana.
hani her detay hatırlanmaz diyolar ya onlara inat söylüyorum bunu; telefon 4 kere çaldı, tam 4 kere.
5. çalışa baslamadan açıldı telefon.
"adnan" dedi.
sesini unutmuşum lan.
yaz sıcağında kurumuş betona su dökerseniz nasıl çeker suyu, aynı öyle çektim sesini içime.
öyle ki cevap vermeyi unutmuşum.
"adnan ordamısın?" dedi.
uzatmadım suskunluğu.
"burdayım" dedim
"hele şükür ya" dedi.
ben sustum. aslında konuşmak istiyodum deli gibi ama dün sarhoş bunu aramışım falan ya salağa yattım, daha doğrusu utangaç çocuk taklidi yapıyorum amk. hani "nasıl aradım seni de rahatsız ettim yaa allah beni n'apmasın... " ayaklarındayım. yoksa ne utancam amk? allah razı olsun o tekiladan bana maviyi aratacak cesareti vermiş.
"niye konuşmuyosun?" dedi mavi.
utanmış numarama başladım tabii..
"ya dün gece sanırım aramışım rahatsız etmişim seni. kusura bakma" dedim
"önemli değil" dedi.
ama başka bişey demedi. benim plana göre "yok ya estağfurullah ne demek adnancım. aramadığın kabahat" demesi lazımdı.
dedim az zorlayayım. geçtim b planına; "kızmadın di mi?" dedim.
"yoo kızmadım merak ettim sadece" dedi.
ulan yine olmadı. burada da "ya ne kızıcam sen iyimisin?" gibilerinden endişelenmesi lazımdı amk.
baktım planla falan olmayacak dedim oğlum doğal ol.
o utangaç çocuk gitti yavşak biri geldi hemen; "iyi ki aramışım ama yoksa senin arayacağın yok" dedim.
"sen istemedin aramamı" dedi.
maltepedeyken arkadaş olalım mevzusu vardı ya ben olmaz dedim ordan laf çarpıyo.
ne diyecem amk üstüne?
2 yol var ya dalacam allah ne verdiyse sayacam buna, ya da alttan alıcam.
gibe gibe ikinci yolu seçtim.
"ya ama sen arkadaş olalım falan diyince ben konusamam ki senle oyle" dedim.
"peki şimdi neyiz?" dedi.
resmen eziyo lan beni. bildiğin kıvrandırıyo beni. ah ulan diyemiyorum ki "gibtir git", diyemiyorum işte. bi desem belki değişir durumlar ama denir mi lan sevdiğine o laf?
"neyse özür dilerim kapatıyorum. iyi bak kendine" dedim kapadım telefonu.
tam kendime bildiğim küfürlerden bir başucu eseri hazırlıyorken telefonum çaldı.
mavi'nin numarası amk ekranda.
hemen açtım.
alo dememe fırsat vermeden o başladı konuşmaya.
"neden yuzume kapattın telefonu" dedi kızgın bi sesle.
ulan ben senin yuzune kaparmıyım telefonu? yemin ederim kendi yuzume kaparım senin yuzune kapamam. nasıl kendi yuzume kaparım bilmiyorum ama bi yol bulurum sen iste lan yeter ki.
"ben yuzune kapamadım ki. sen konusmak istemiyodun uzatmak istemedim" dedim salak bi ses tonu ile.
"bırak da ona ben karar vereyim" dedi.
ulan bildiğin babam gibi azar çekiyodu bana.
bayağıdır da görmedim y ben bunu acaba bıyığı falan mı çıkmıştı lan o ara?
Tümünü Göster