1. 3601.
    0
    akşama kadar, daha doğrusu babamın evi arayıp "bişey lazım mı?" dediği telefon görüşmesine kadar evde bizimkilerle vakit geçirdim.
    annem biraz bozulsa da çok üstelemedi "ben artık çıkayım" dememe. "baban gelecek onu da gör öyle çıkarsın" bile demedi. anlayacağınız belliydi babamın da ben yokken benim dahil olduğum cümlelere verdiği cevaplar.
    vedalaştım çıktım evden. istikamet sinpaş amk. fuat abinin eve gidicem.
    minibüse bindim sinpaş durağında indim. biraz yürüme mesafesi vardı. boş boş yürürken ne düşünürse insan ben de onu düşündüm;"ne yappıcam ben amk?"
    düşündüm de bi tak bulamadımm tabii. günü kurtarmaya çalışmak kadar taktan bi hayat tarzı olabilir mi? bence olamaz.
    apartmana elimdeki anahtarla kapıyı açıp girdim. ama asansörden inip daire kapısının önüne geldiğimde zile bastım. bu cemaat evinden kalma bi alışkanlıktı sanırım. baktım açan yok açtım anahtarla kapıyı, girdim içeri.
    yine de adettendir "fuat abii" diye seslendim bi iki kere.
    cevap veren olmadı. ev boş amk.
    fırsat bu fırsat evi keşfetmeye karar verdim. öyle çekmece falan kurcalamadım da hangi odada ne var bi turladım inceden.
    bildiğin bekar evi amk. ne ekgib, ne fazla.
    en sona en sevdiği yemeği bırakmaya alışık bir jenarasyonun üyesi olarak tabii ki kurcalamayı sona bıraktığım oda mutfaktı.
    buzdolabını açtım ilk.
    baktım normal insanların sebzelik olarak kullandığı yerde sadece bira var, "tamam bu da bizden" dedim fuat abi için.
    ama alıp içmedim tabii. bu ayıp olurdu amk. onun vermesi lazım. ikinci seferde ben kendim alırım.
    keşif turlarımı bitirince salona geçtim. açtım televizyonu kuruldum karşısına. yaz geliyo ya hava geç kararmaya başlamıştı. saat sanırım 8 civarı olmalıydı uyumuş kalmışım.
    bizim halaoğlu mustafa uyandırdı beni.
    "bu ne lan tavuk gibi uyumuşsun" diyerek.
    gözlerimi ovuşturdum. uyandığım ortamın neresi olduğunu algılayamıyodum artık. baktım karşımda mustafa, evi de hatırladım fuat abinin ev tamam dedim sinpaştayım amk.
    "he yaa uyumuşum. sen napıyosun burda?" dedim uyku sersemliği ile.
    "amcığa bak! bi gece yattı evde bize hesap soruyo" dedi gülerek.
    "yok abi yani niye kendi evine gitmedin anlamında dedim" diyerek toparladım biraz sıçmamı.
    "muhabbete geldim içecek bişeyler de aldık" dedi.
    "iyi abi" dedim kalktım yattığım koltuktan.
    benim kalktığım koltuğa bizim halaoğlu kuruldu.
    "bi de en rahat koltuğu parsellemiş amcık" dedi.
    hakkaten de öyleydi amk. tam televizyonun karşısındaki üçlü koltuğun başına kafamı koyup uyumuşum.
    ondan daha iyi bi yer olabilir mi?
    olsa da heralde o yer mavi'nin kucağı olabilirdi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster