1. 3601.
    0
    nisan ayının sonu ile beraber benim abiler maceram bitti.
    oradan çıkarken sadece üstümdekileri aldım yanıma. panttolonlarım, kıştan kalma botlarım, sweatshirtlerim, vs vs.. hepsini vedat'a bıraktım.
    sanırım onları tekrar giyeceğimi düşünmedim. bıkmıştım hayatımdaki aynı şeylerin tekrarlanmasından. okula başla, okula asıl, mavi ile irtibata geç, maviye ada kendini, mavi sana gibtir çeksin, ota taka sar, devamsızlıktan sınıfta kal...
    bildiğin kısır döngü dıbına koduğum.
    para da kalmamıstı artık cepte.
    araba istediğim kuzenimi aradım.
    "aga bana para lazım" dedim
    şaşırdı önce.
    "hayırdır oğlum?" dedi
    "hayır mayır para lazım işte. ne zaman öderim bilmiyorum. varsa var de yoksa yok" dedim.
    "oğlum para mevzu değil de sen para mevzusu için aramazdın" dedi
    amk kimi arayacam baska?
    babamı mı arayacam annemi mi?
    seni yakın gördk aradık işte ne uzatıyosun amk.
    "öyle icap etti" dedim.
    "tamam dukkandayım ben. gel konusurz hem" dedi.
    "iyi geliyorum" dedim kapadım amk.
    direkt bunun yanına gittim maslak'a. daha önce soylemiştim maslak ataturk sanayii'de oto servisleri var diye.
    akşam üstü maslaktaydım.
    dukkana gidince seslendim. baktım ses verdi. bu film çekiyo bi arabaya. üst katta film çekme odası var ordan geliyo sesi.
    onun çektiği filmi de ben cam filmi çekiyorum diyen babayiğit çekemez yani. araba mevzusundan, cam filmi mevzusundan az biraz anlayan bilir ziebart ve sonax'ı. oralardan memnun kalmayıp bu bizim kuzene gelirler dyeyim siz anlayın adamın sanatını.
    çıktım direkt ust kata.
    gymiş tulumları kapıyı bacayı sıkı sıkı kapamış toz girmesin diye. o cam filmine yapışan ufacık bi toz tanesi hava yapar filmde, beyaz kucuk bi nokta olur. o da filmi tak eder.
    "lan dur toz sokucaksın odaya" dedi ben girince.
    "la bişey lmaz amk" dedim daldım içeri.
    "şu işi bitrelim sonra takılalım mı? acelen varsa önce senin işi halledelim" dedi.
    ne acelem var amk? zaten vakit geçsin diye uğrasıyorum.
    "yok işim. var mı yedek tulum? mal mal oturacağıma yardım edeyim sana" dedim.
    az biraz cam kilit geçmişimiz var amk. elimden geliyo o işler.
    "ofiste var lan giy de gelsene" dedi.
    gittim giydim tulumu. gittim tekrar film çektiğimiz odaya.
    o film kalıplarını çıkarırken ben camları iyice sildim toz kalmaması lazım üstünde.
    sonra sıra sıra takmaya başladık amk.
    biraz işten anlayan biri olunca yanında her iş kolay. bizimki de oyle oldu. yan camlar 1 saat sürmedi. kurumaya bıraktık indik aşağı arka cama kalıp çıkarmaya.
    benim kuzen herkesten titiz çalışır. bi kafesi boya dediysen ona sen dirrekt kafese boya surersin ya bu önce zımparalar o kafesi, altına astar boya surr, sonra kompresor ile boyar. işinde o kadar titiz olan birini daha görmedim hayatım boyunca.
    arka camın filmi çekilirken yapılan en buyuk hata cift parca ile çekmektir. ikincisi ise camın dış bölümünde filmin kalıp almasını sağlamadan cama yapıştırmak. ikisi sonucunda da cam bombeli olduğundan hava kalır filmde. ya sağdan ya soldan kalkar amk.
    biz tabii bayağı uğrastık temiz olsun diye.
    4 yan cam ve 2 kelebek camı 1 saat surmeden yapan biz, sırf o arka cam için 2 saat uğrastık.
    ama çok temiz iş oldu.
    sonuçta benim elim değdi amk.
    iş bitince biz geçtik ofise oturduk.
    saat 8-9a falan geliyodu.
    benim muhabbete girmeden önce ben buna "ee kaçta çıkacaksın? saat kaç oldu baksana" dedim.
    "lan bunlar kuruyacak iyice sonra takacam camları sabaha teslim etmem lazım" dedi
    "sabahçısın yani" dedim
    "hee amk" dedi
    "iyi ben de yardım ederim sana" dedim
    anladı heralde gidecek bi yerim olmadığını. yok mok bile demedi.
    sıra benim muhabbete geldi.
    "senin işi halledemedik amk. ama sen dedin acelem yok diye. sabah bankamatikten cekelim halledelim olur mu?" dedi
    miktar ne bile demedi amk.
    bizim kuzenler arasında genelde oyle seylerin muhabbeti olmaz. bana şu lazım dersin o dediğinden bi avuc varsa elinde bi avucu verir sana. tereddüt etmeyiz hiçbirimiz. o da öyle yaptı.
    "aga bana 1000 falan lazım" dedim
    güldü.
    "la iki yardım ettin 1000 kağıt alıyosun vay amk" dedi.
    baskası soylese alınırdım ama dedim ya onun lafı bana koymaz. bi de yas olarak da buyuk benden. öz abim olsa o kadar olur amk.
    "ee işine geliyosa" dedim.
    güldük halimize.
    sbaha doğru işimiz bitti. camları da taktık, arabayı temizleyelim mi diyecektim ki "lan bırak sabah campak'a gidecek" dedi.
    campak dediği oto kuaforu. sanayiide campak derler ona.
    "iyi amk" dedim
    "ee gidelim mi lan bişeyler yemeye?" dedi.
    dedim ya ondan çekinmem diye. cepte para olmamasına ragmen yanında rahat ettiğim sayılı adamlardan.
    "gidelim valla öldüm lan aclıktan" dedim.
    çıktık gittik taa sarıyere.
    sarıyerde gastrolog özcan var, bilen bilir.
    yiyebileceğiniz en iyi ızgarayı o adam yapar aga.
    bu balık yedi ben çok sevmem balık köfte yedim.
    yemeği yerken bunla biraz da dertleştik tabii.
    ben anlattım buna ne varsa. ev mev mevsuzunu da soyledim. "kalacak yer bile yok amk" dedim.
    "lan kalacak yer işinde ne var? hallederiz onu da dayımlarla barıs bence artık. taka sardı iş" dedi. dayı dediği babam. halamın oğlu o benim.
    "abi durumları bilmiyosun" dedim
    "eee anlat o zaman amk" dedi.
    "abi bosver bigün anlatırım elbet" dedim. sağolsun üstelemedi. bekledi bigün anlatacağımı ama hala anlatmadım.
    ordan çıktık sahildeki bankamatikten para cekti bana verdi.
    "seni ben bi arkadasa bırakayım onda kal bi kaç gün" dedi.
    normalde redderdim bunu ama reddetme luksum yok amk.
    "tamam aga" dedim gibe gibe.
    sinpaş var rumeli feneri yolunda. orda oturuyomus arkadası. aradı yolda ben geliyorum yeğenim sende kalacak" dedi.
    ikiletmedi bile karsı taraf sözünü.
    velhasıl kelam, 3-5 günlüğüne de olsa kalacak bi yer buldum kendime...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster