1. 3601.
    0
    "makbule ne amk?" dedim
    ben sandım ki makbule diye biri gelecek iftara. amk dedim bunlar ne diyo. meğerse yemekmiş o.
    "abi makbule değil, maklube" dedi vedat.
    çok farkletti sanki amk.
    "hee tamam o zaman" dedim taşşak geçer gibi.
    baktım harbiden anladım mevzuyu sandı susuyo aptal bi gülümseme ile "oğlum maklube ne lan?" dedim.
    güldü.
    sanki beni karıya zütürdü de gibim kalkmadı. öyle triplere giriyo amk. böyle bi kucumsemeler falan var gözlerinde. sanki maklube ne bilmek zorundayım amk. gerci abi olduğumdan bilmek zorunda olabilirdim, haklı lan adam.
    herkesin baska bi hikayesi vardır maklube ile ama bana anlatılan bu orta asya yemeğiymiş. ortada etli ve patatesli pilav, yanında salata ve yoğurt.
    amk ben oyle anlattığında bi tak anlamadım tabii. zaten o da anlamayayım istiyodu.
    "abi ya sofrada görürsün" dedi evlenmeden olmaz diyen bi türk kızından farkı yoktu yavşağın.
    "iyi amk" dedim, ne diyeyim?
    "gel abi mutfaga gecelim. hem bakarsın neymiş bu maklube diye" dedi.
    zaten benim kafa dağılsın diye bi takla uğrasmak istiyorum ilaç gibi geldi o teklif.
    "hadi kalk gidelim" dedim.
    odadan çıktık mutfaga gittik.
    hüseyin muallaksi bi yandan et pişiriyo, bi yandan patateslerle uğrasıyo bi yandan da pilav pişiriyo amk.
    bi ocakta 3 şeyi birden pişiren insana saygı duyacaksın aga. ben de duydum tabii. en azından gibtir git lan huur evladı bakışı atmadım züte.
    içeri girince vedat ile hüseyin tipik "karşılıklı abi yağlanmasına" başladı hemen.
    "abi, şov yapmışsınız" diyerek ilk adım vedattan geldi.
    o an hüseyin'in tripleri görseniz sanarsınız ki patates haslamıyo, pilav yağpmıyo da çanakkale'de tek başına 215 okkalık mermiyle düşman gemisi batırıyo pekekent. ulan rahmetli seyit onbaşı senin kadar kasılmadı züt.
    "estağfurullah abi" dedi ama hiç yuzumuze bakmadan. bi eli pilavın tenceresinin kapakta, öbür eli etlerin tencereyle uğrasıyo falan. mesaj açık amk "en çok ben pişirdim maklubeyi en çok bana soracaksınız"
    amk o an ona niye çatmadım bilmiyorum. heralde içerde sait abinin ufaklar var diyeydi ama keşke bi, iki laf soksaymısım.
    "ee abi iftara da bi saat kaldı" dedi vedat.
    amk saat 6ya geliyomus neredeyse haberim yok benim.
    "bitti sayılır abi allahın izniyle" dedi huseyin.
    "ee abi huseyin bi varsa sorun yok" dedi vedat.
    amk nasıl kasılıyo züt vedat bunu pohpohladıkça.
    "abi biz napalım" dedi vedat huseyine.
    bi baktım bu züte "beni ne araya katıyosun amk? ben anlarım yemekten?" dedim gözlerimle.
    kaşlarını sağa sola senkronize olarak oynatarak cevap verdi vedat "abi napayım bi tak yapmak lazım mal gibi mi oturacaz?"
    burun deliklerimi bi açtım bi kapattım. demek istediğim şuydu "senin ben yardımsever dıbını gibeyim"
    biz aramızda sessiz sinema oynarken huseyin cevap verdi vedat'a "abi aslında bakkala gitsek iyi olacak"
    aslında o ana kadar yardım işinden nefret etsem de rahat rahat 2-3 sigara ardarda içme fırsatı olarak gördüm bunu ve "ben giderim siz mutfak ekibini bozmayın" dedim.
    şaşırdılar amk. snki hayatımızda bakkala gitmedik. mal mal bakıyolar suratıma.
    "ee ne lazım?" dedim vedat'a
    "abi ben giderdim" dedi.
    bırakırmıyım amk? rahat rahat sigara içecem bakkal yolunda.
    hüseyin'in arkası dönüktü bana. elimle sigara içecem işareti yaptım "ben giderim sen yorgunsundur" dedim
    anladı durumu "tamam abi" dedi vedat.
    "ee ne lazım?" dedim
    salata malzemesi(hıyar, domates, kıvırcık), yoğurt, ekmek, petibör bisküvi ve cips istediler.
    "kola da alayım mı?" dedim. ben yanında içecek olmadan yemek yemem amk.
    "yok abi ya maklubeyle kola içilmez" dedi vedat.
    "iyi o zaman" dedim bunlara güvenip.
    gittim odaya montu aldım geldim amk. tam kapıdan çıkarken hüseyin geldi.
    "abi gazoz alırmısınız akşam için" dedi
    amk adamı tanıdığımdan beri ilk defa güzel bişey dedi.
    "alırım tabii. çamlıca olur di mi?" dedim. gazoz mevzuysa çamlıcadan baskası teferruattır amk.
    "tabii abi" dedi.
    ben sprite falan almayayım anlamında soyledim o sözü ama bu salak bana "ülker candır" anlamında söylemiş o tabii'yi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster