1. 3551.
    0
    yemekleri yedik kalktık masadan.
    akşam namazını kıldık hemen. arkamızdan atlı kovalıyo çünkü.
    çay-tatlı ikilisi geldi. ben ki çayı hiç sevmem o çay nasıl güzel geldi amk.
    sanki çay-tatlı ikilisi değil, hakan şükür-arif erdem ikilisiydi önüme gelen. öyle birbirini bütünlüyolardı.
    çay sohbeti belli bunların evlat nasıl?
    durum ne?
    öss'den umutlumuyuz?
    vs vs...

    tabii hepsine olumlu cevaplar verildi. eften püften abi muhabbeti ile teravih vakti geldi. vedalastık cıktık evden. bizimle gibe gibe sait abinin de talebe geldi tabii...
    teravihten sonra eve geçtik.
    yolda ben yine bu hüseyin lavuğunu kolluyorum bi gibim diyecek mi diye ama bi tak demeyi bırak bakmıyo bile bana doğru.
    yolun yarısına kadar hüseyin sait abi ile önden, benle vedat arkadan yürüdük ikişerli.
    yolun yarısında sait abi yanıma geldi.
    "ee mübarek nasıldı?" dedi
    amk sanki beni gibti de performans soruyo.
    "güzeldi de çok mahçup oldum abi ya" dedim
    şaşırdı.
    "niye?" dedi
    "ne bileyim abi, bildiğin ezildiler büzüldüler karsımızda. sanki cok önemliyiz biz de onlar önemsiz gibi durdular. utandım valla o kadar ilgiden" dedim. harbiden de utanmıştım amk.
    güldü sait abi.
    "onlar hizmetin elçisi gördüklerinden ilgilendiler bizimle. yoksa birey olarak ne ehemmiyetimiz var?" dedi
    hiç bişey demedim amk.
    haklıydı.
    ···
   tümünü göster