1. 1.
    0
    Şu dünya iki çift şaşkın gözümüz için bir kara koruluk olunca yalnız, - bir kumsal iki ayrılmaz çocuk için, - ezgilerle dolu bir ev duru sevgimiz için, - seni bulacağım o zaman.

    Hele yeryüzünde kimsecikler kalmasın bir ihtiyardan başka, sessiz, güzel, "duyulmamış zenginlikler" içinde, - o zaman seninim bütün bütüne.

    Birer birer yaşayayım tüm anılarını, bir ben olayım seni kıskıvrak bağlayabilen, - o gün boğacağım seni.

    • **

    Çok güçlü olduğumuz an, - gerileyen kim? Çok neşelenince, - kim artık gülünç olan? Çok hainleştiğimiz zaman, - bizi neyleyecekler?

    Takıp takıştırın, gülüp oynayın. Sevgiyi kapı dışarı etmek gelmez elimden.

    • **

    Ucube kız, dilencilik yoldaşım! Nasıl umurunda değil bu zavallı kadınlar, bu ırgatlar, benim sıkıntılarım. Gel, çekilmez sesinle katıl bize; sesin, tek övücüsü bu alçak umutsuzluğun!

    • **

    Bulutlu bir temmuz sabahı. Havada kül tadı var; - ocakta bir yaş odun kokusu, - suya bastırılmış çiçekler, - gezinti yerleri, allak bullak olan, - kanallara çiseleyen yağmur tarlalarda, - niye yok şimdiden o günlük kokuları ve oyuncaklar?

    • **

    Kuleden kuleye ipler uzattım; pencereden pencereye çelenkler, yıldızdan yıldıza altın zinciler... Dans ediyorum.

    • **

    Aralıksız tütüyor yüksekte gölet. Hangi büyücü kadın ak ışığına karşı dikilecek batan güneşin? Hangi mor yapraklanış yağacak?

    • **

    Halkın paracıkları kardeşlik bayramlarında eriyip giderken, pembe ateşten bir çan çalıyor bulutlarda.

    • **

    Bir hoş çini mürekkebi tadı uyandırarak yağıyor kara bir toz gecemin üzerine sessizce. - Alevini kısıp asma lambanın, yatağa atıyorum kendimi; yüzüm gölgeye dönük, hep sizleri görüyorum, kızlarım, ecelerim!

    - ARTHUR RiMBAUD - ILLIMINATIONS - PHRASES (TÜMCELER)
    ···
   tümünü göster