1. 101.
    0
    utnapiştim, onu uzaktan görünce, içinden kendi kendine şöylece söylendi:
    "geminin taştankiler'i niçin kırılmış?
    geminin sahibi olmayan biri niçin gemiye bindi?
    buraya gelen benim adamlarımdan biri değildir."
    (üç satır ekgib)
    "... gönlün benden ne diliyor?"
    (20 satırlık boşluk... gılgamış utnapiştim'e vardı:)

    utnapiştim ona, gılgamış'a dedi:
    "ne diye yanakların erimiş? ne diye yüzün çarpılmış?
    ne diye gönlün hoş değil? ne diye yüzün arıklamış?
    ne diye gönlün üzgün?
    ne diye yüzün, uzun yolculuk yapan bir yolcunun yüzüne dönmüş?
    ne diye yüzün ayazdan ve güneşin sıcağından çökmüş?
    ne diye krallığı bırakıp kırlara düşüyorsun?"

    gılgamış ona, utnapiştim'e dedi:
    "utnapiştim, yanaklarım erimesin mi, yüzüm arıklamasın mı?
    gönlüm üzgün olmasın mı?
    yüzüm uzun yolculuk yapan bir yolcunun yüzüne dönmesin mi?
    yüzüm ayazdan ve güneşin sıcağından çökmesin mi?
    krallığı unutup kırlara düşmeyim mi?
    benim dostum,
    dağlarda tek başına dolaşan yaban eşeğini kovalayan katırcığım!
    ey çölün parsı! dostum engidu! yoldaşım!
    dağlarda tek başına dolaşan yaban eşeğini kovalayan katırcığım!
    biz, isteğimize kavuşmuş, dağlara tırmanmıştık.
    gökyüzünün boğasını yakalamış ve onu öldürmüştük.
    kimsenin girmediği yere girmiş, humbaba'yı yok etmiştik!
    dağların yolaklarında aslanları vurmuştuk!
    benimle birlikte bütün güçlüklere katlanan, aşırı sevdiğim engidu'yu,
    i̇nsanlığın yazgısı yakaladı.
    onun için altı gün yedi gece ağladım.
    onun gömülmesine razı olmadım, burnundan kurtlar düşünceye kadar.
    arkadaşımın başına gelenler, benim de başıma gelecek diye korktum.
    ölümden korktuğumdan kırlara düştüm.
    arkadaşımı düşünmek, beni daha çok sıktığından,
    kırlarda uzun yolculuk yapıyorum!
    engidu'yu düşünmek, beni daha çok sıktığından,
    kırlarda uzun yollar yürüyorum!
    ah, nasıl susayım? ah, nasıl susayım?
    sevdiğim arkadaşım toprak oldu!
    sevdiğim arkadaşım engidu toprak oldu!
    ben de onun gibi yatmayacak mıyım
    ve onun gibi sonsuza dek uyumayacak mıyım?"

    gılgamış ona, utnapiştim'e dedi:
    "hadi gidelim.
    herkesin ağzında dolaşan, uzaktaki utnapiştim'i görmek istiyorum. (96)
    bütün ülkeleri yürüyerek geçtim. sarp dağlar aştım.
    bütün denizleri geçe geçe geldim. gözlerim tatlı uykuya doymadı.
    her zaman gecelemeden özeğim tükendi. organlarımı sızı kapladı.
    daha sâkiye'nin evine varmadan üstüm başım paralandı.
    ayı, sırtlan, aslan, pars, kaplan, yağmurça ve dağ keçisi öldürdüm.
    bunların etlerini yiyip derilerini giyiyordum.
    çektiğim bu yıkım, artık önüme kapısını kapasın.
    zift ve katran bu kapıyı tıkalı tutsun.
    artık bana çocuk sevinci verilsin."
    (bir satır anlaşılmamıştır)

    utnapiştim ona, gılgamış'a dedi:
    "ey gılgamış,
    sen bir tanrı çocuğu olduğun halde niçin yoksulluğa düştün?
    niçin tanrıların ve insanların alınyazılarına karşı geliyorsun?
    baban ve anan sana hep iyi şeyler gösterdi.
    ey gılgamış, niçin aptala döndün?
    (30 satırdan çok süren bir boşluktan sonra, utnapiştim'in sözü
    kesilmiyor gibi görünüyor:)
    kızgın ölüm, insanı sinsi sinsi hep arkadan izler.
    herhangi bir zamanda bir ev yaparız,
    herhangi bir zamanda bir belge damgalarız.
    herhangi bir zamanda kardeşler arasında miras pay ederler.
    herhangi bir günde bu kardeşler arasında kavga çıkar. (97)
    herhangi bir günde ırmak taşar ve ülkeyi su basar.
    balıkçıl kuşları ırmak boyunca uçarlar.
    irmağın yüzü güneşin yüzüne bakar;
    ama, eskiden beri hiçbir şeyde kararlılık görülmez. (98)
    çalınan da, ölen de birdir. ölümün biçimi çizilmez!
    be hey insanoğlu! be hey adam!
    beni kutsadıktan sonra, (99) büyük tanrılar olan anunnaki (100) toplandı.
    yazgıyı oluşturan and (101) tanrıçası,
    onlarla birlikte alınyazısını belirledi.
    ölümü ve yaşamı onlarla birlikte saptadı;
    ama onlar ölümü bildirmediler.

    -the end-

    ccc gılgamış ccc
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster