0
tarımın geçmişi günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanmaktadır. i̇lk tarım örneklerinin ardından, zamanla birçok toplumun arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak tüm dünyada yaygınlaştı. tarım sayesinde insanlık toplu yaşama geçti ve günümüzdeki devletler oluştu. gübreleme, ekme-biçme gibi tarımsal yöntemler her ne kadar eski olsa da, son yüzyılda büyük bir ivme gösterdi.[23]
antik çağlardaki örnekler [değiştir]
antik çağlarda, bereketli hilal ve çevresinde ilk örneklerine rastlanan tarım, öncesinde toplayıcılık ve avcılık ile geçinen toplumları yerleşik yaşama geçirdi. aynı dönemlerde çin ve diğer asya ülkelerinde de başka yöntemlerle uygulanmaya başlayan tarım, zamanla nil nehri ve çevresinde yoğun olarak uygulanmaya başlandı. tarihte, en eski tarımsal veriler, anadolu'da abu hurerya adlı yerleşimde m.ö. 13500 yılından kalma tarımsal aletlerden edildi. yine yakın dönemlere ait, levant ve i̇ran'daki zagros dağları çevresinde tarımsal faaliyetlerin izine rastlandı. yine bereketli hilal üzerindeki alanda, kimi yerlerde darı, arpa, tahıl, acı bakla, keten, buğday gibi tarımsal kalıntılara rastlandı.[24]
çoğu teoreme göre ilk tarım, insanların vahşi doğadan topladığı bitkisel besinlerini ve tohumlarını mağara önlerine düşürmesiyle başlar. bu süreçte insanlar tüm gün yiyecek aramaktansa bitkileri toprağa ekerek devamlı olarak yerleşik halde besin elde edebileceğini farketti. bu keşif tüm toplumlarca farklı dönemlerde bulundu. öncelikle anadolu ve orta doğu'da rastlanan tarımsal etkinlikler, toplumsal etkileşimler aracılığıyla dünyaya yayıldı. tarımı daha erken keşfeden toplumlar daha önce yerleşik yaşama geçti ve günümüz uygarlıkları oluştu.
hindistan'da m.ö. 7000'lerde rastlanılan tarım, yaklaşık 2000 yıl sonra da diğer asya ülkelerinde görüldü.[25] yine bu dönemlerde nil nehri çevresinde tarımsal yapılara rastlanmaktadır. mısır ve çevresindeki önemli su kaynakları ve ılıman iklimin mevcut olması tarımın burada daha üretken olmasını sağladı. yine aynı dönemlerde mısırlılar nil'in taşma dönemlerini hesapladı ve ürünlerinin telef olmaması için çeşitli matematiksel formüller ve geometrik hesaplamalara başvurdu. tarım bu bağlamda günümüz bilim ve teknolojisine farklı yollar aracılığıyla etki bıraktı.[26]
mezopotamya'da ise şatt-ül-arap ve basra körfezi çevresinde uygulanan tarımsal faaliyetler, ilk kez sümerler tarafından yapıldı. m.ö. 5000'lere denk gelen bu süreç, zamanla diğer mezopotamya uygarlıklarına yayıldı. yapılan araştırmalarda fırat ve dicle nehirleri arasında ahır hayvanlarının kemiklerine rastlandı. bu da, bölgede hayvancılığın da yer edinmiş olduğunu göstermektedir. aynı dönemde amerika kıtasındaki yerliler de basamaklı teraslar aracılığıyla and dağları başta olmak üzere tarımsal faaliyetlere başladı. güney amerika'nın büyük okyanus kıyılarında yapılan kazılarda, tütün, patates, fasulye, biber, domates, balkabağı gibi tarımsal ürünlerin kalıntılarına rastlandı.
yine antik yunanistan ve antik roma dönemlerinde de tarımsal faaliyetler göze çarpmaktadır. zeytin, pamuk, mısır gibi akdeniz bitkilerini yetiştiren yunanlılar, buna karşılık toprakların azlığı ve fakirliği nedeniyle bu alanda çok ileri gidemedi. romalılar ise tahıl ürünleriyle ticaret yapmaya başladı.
orta çağlardaki örnekler [değiştir]
orta çağ'da i̇slam dünyası oldukça ileri düzeyde bir uygarlığa sahipti. bu doğrultuda orta doğu ve çevresinde tarımsal faaliyetler ve hayvancılık çok büyük ilerlemeler kaydetti. hidrolik ve hidrostatik teknikleriyle çalışan pompalara imza atan araplar, bu sistemlerle üretimde artış gözledi. yine su değirmenleri aracılığıyla suyu rahatça taşıyabilen müslüman çiftçiler, bu sayede sulamadaki kuraklığın önüne geçti. bu dönemde pamuk, turunçgil, meyve, kayısı, safran, enginar, şeker pancarı gibi tarımsal ürünler yetiştirildi. yine araplar, i̇spanya'da emevi devleti'nin yer aldığı dönemde, avrupa'ya limon, badem, incir, portakal, pamuk ve muz gibi ılıman tarım ürünlerini getirdi. aynı dönemlerde çin'de sabanın kullanılması tarımsal alanda asya'daki önemli değişikliklerdendir.
yine kavimler göçü sonrasında batı avrupa'da roma egemenliğinin sona ermesiyle beraber; bu alanlardaki nüfus hızla arttı. bu insanların beslenmesi için de daha çok toprağın işlenmesi gerekliydi. bu süreçte, ormanlar ve bataklıklar, tarıma elverişli arazi durumuna getirildi. bu geniş toprakları sürebilmek içinse ağır sabanlar taşıyan öküzler kullanıldı. zaman geçtikçe 8-10 öküz kullanılarak işlenmesi zor killi topraklar da işlenmeye başladı. romalılar bu dönemde bir yıl tahıl ekip, ertesi yıl da bu alanları bekleterek (nadasa bırakarak) pratik bir ekim nöbeti uyguladı. bu dönemde, avrupa'daki halklar zamanla yulaf, çavdar ve arpa ekmeyi öğrendi. böylece, bir yıl kış, öbür yıl bahar döneminde yapılan ekimler, üçüncü yıl ise nadasa bırakılıyordu. ancak bu yöntem de verimsiz kumlu topraklara uygun değildi.[27]
800 yılı ve sonrasında avrupa'da açık tarla sistemi uygulandı. bu yönteme göre her çiftçi dar ve uzun tarlalara bölünen topraklarında çeşitli tarım ürünü yetiştiriyordu. bu tür tarlalar genelde eğimli yamaçlara kurulmuştu. bu da fazla suyun derin hendekten aşağı boşalmasını sağlıyordu. açık tarla sistemi sayesinde her çiftçi kendi tarlasını işler ve ailesini geçindirirdi. ancak gübreleme ve tarla sürme gibi işler iş bölümüyle paylaşılırdı. bu sistem avrupa'da 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti. orta çağ'da tarımdaki hemen hemen her işlem el aletleriyle yapılıyordu. bu da verimi çok daha düşürüyor, ürünlerin hasat zamanının geç kalması neticesinde ürünlerin bir bölümü ziyan oluyordu.
14. yüzyılda avrupa'da yaşanan veba salgınları yüzünden avrupa'da birçok insan hayatını kaybetti. yine bu dönemde çıkan yüzyıl savaşları yüzünden avrupa genelinde nüfus hızla azaldı. tarımsal olayların bu olaylar yüzünden asgari seviyeye düşmesiyle halklar kendini yeterince besleyemedi. sonrasında başta i̇ngiltere olmak üzere tarlalar çevrildi ve bu çevrili tarlalarda ticari ekim yapılmaya başlandı. bu üretim sonucunda avrupa kentlerinde tarımsal pazarlar kuruldu. bu da, kentlerde yaşayan ve tarımsal ürünlere rahatça erişebilen insanlar için büyük kolaylık oldu. bu süreçte kentlerin nüfusunda belirgin ivmeli artışlar gözlendi.[28]
tarımda çağdaşlaşma [değiştir]
tüm tarih çağlarında, geniş tarımsal üretimin önünde büyük engeller mevcuttu. bunlardan ilki tarımsal bitkiler için sağlanması zorunlu olan besinlerdi. i̇nsanlar bunun önüne geçmek için hayvan dışkılarını gübre olarak kullandı; topraklarını nadasa bıraktı ve her yıl farklı bir bitki ekti. 18. yüzyılda i̇ngiltere başta olmak üzere batı dünyasında büyük bir devrim yaşandı. şalgam ve üçgül ekiminin başlamasıyla toprakların nadasa bırakılma zorunluluğu ortadan kalktı. şalgam; hayvansal üretimde hayvanların kış yiyeceği olarak önemli bir yer tuttu. şalgam sayesinde hem hayvansal üretim arttı; hem de daha çok hayvan beslenebildi. yine hayvanların sayısında görülen artışla beraber hayvansal gübrelerde ivmeli bir artış gözlendi.
endonezya'da hayvan gücünden yararlanılan tarımsal üretim.
bir başka önemli gelişme de, norfolk'ta yaşayan i̇ngiliz çiftçiler vikont charles townshend ve thomas william coke'un geliştirmiş olduğu dörtlü ekim nöbeti sistemiydi. bu yöntemle ardışık olarak buğday, şalgam, arpa ve üçgül dikiliyordu ve nadasa gerek kalmıyordu. yine bu dönemde kaliteli hayvanlar, diğer türlerin arasından seçilebildi. townshend ve coke, bu sayede verimli türler elde etti ve sonrasında norfolk'un verimsiz kumlu toprağına kil ve tebeşir ekleyerek verimi arttırdı. buna karşılık avrupa'da bu süreç daha yavaş işledi. fransız ve alman çiftçiler uzun süre tüm dünyada olduğu gibi geleneksel ekim-biçimden vazgeçmedi.
tüm bunları başka gelişmeler izledi. i̇lk defa dökme demir, sabanlarda silindirlerde ve tırmıklarda kullanıldı. farklı toprak ve gübre türlerinin tarımdaki verimi arttırdığı anlaşıldı. 1840'ta alman kimyacı justus von liebig, potasyum, fosfor ve azotun bitkilerin gelişiminde önemli bir yer tuttuğunu tespit etti. yine i̇ngiltere'de john lawes ve henry gilbert, fosfat bakımından zengin kayaları sülfürik asit ile tepkimeye sokarak yapay gübre elde etti. bu, günümüz yapay gübre kullanımının başlangıcıdır. yine 1843'te kil akaçlama boruları bulundu ve sonraki yıllar boyunca büyük tarlalar ucuz ve basit yöntemlerle akaçlandı. tüm bunlar, tarımda yeni bir dönemi açtı. artık tüm dünyada ortaklaşa yapılan tarım faaliyetleri, pazarlarda satılmak üzere ekonomik bir gelir olmaya başladı.
buna karşılık avrupa'nın bazı ülkelerinde gidişat daha farklı biçimlendi. özellikle fransa'da soylular, kendi toprakları yerine saray çevresinde yaşamaya başlayınca, zamanla topraklar köylülerin tekeline geçti. 1789'a gelindiğinde fransa topraklarının %40'ı köylülerin elindeydi. tarımdaki bu gelişmeler toplumsal yaşamı da kökten değiştirmeye başladı. tüm dünyada tarımda görülen gelişmeler, özellikle avrupa'daki kırsal sistemi d
Tümünü Göster