..dedim ya, tuhaf bir masa ve ben severim böyle masaları bilirsiniz.. performansına henüz başlayan gençlerin müziğini kulağıma fon yaptım, teker teker bizimkileri incelemeye başladım..vay be..bu masadaki 6 kişi.. yani esas oğlanlar ve esas kız..ne çok yaşanmışlık var..iki seneyi devirmişiz..ve ne çok yaşanamamışlık var.. yine de beraberiz..hep birlikteyiz.. çok şükür allahım.. çok şükür ki böyle insanların arasındayım.. onların sevgisi, beni büsbütün karanlığa düşmekten koruyor, ailemin bir şubesi gibi, beni koruyup gözetiyor, elimden tutuyor, omzunu veriyor..
onlar beni, bir gün iyi biri olabilmem, ve tüm bunlar bittikten sonra kendimi bulabilmem adına hayata bağlayan tek kordon, tek bağ.. yoksa çoktan, o nefret ettiğim, puşt dediğim, pekekent dediğim, yavvşşak, dediğim adamlardan biri olmuştum bile.. keş olmuştum, tembel öğrenci olmuştum, ayyaş olmuştum, kokocu olmuştum, gibici olmuştum, gibik olmuştum..
çünkü ne kadar şerefsizleşebileceğime dair olan potansiyelim ve yeteneklerim adeta sınırsız gibi, onları denetimsiz bir gücün ellerine bırakırsam, hem kendi hayatımı, hem de pek çok masum kadının hayatını yakabilirim, hem de öyle, sadece manevi anlamda da değil, maddi anlamda, fiziki anlamda da..
bizim elemanı gördüm geçerken, selamlaştık, az muhabbet edip teşekkür etmek için masadan kalktım, ee sonuçta bize bütün bu ortamı ve imkanı sağlayan onun, tolganın delice fikrini desteklemesi olmuştu, zaten çocukla muhabbetimiz taa mine olayına dayanıyor biliyorsunuz, karşılıklı, ama karşılık beklemeksizin yapılmış kıyaklarımız var birbirimize karşı,
neyse kalktım masadan, ilk kez etraftaki diğer yüzlere bakma ihtiyacı hissettim, artık gözler üzerimde değilken bunu yapabilirdim, sağa sola şaşkın tavuk gibi bakındım, engelleyemediğim bir gülümseme yüzüme yayıldı bir anlığına da olsa.. buraların kralı bendim be, ben!..heheeeyt (:, nasıl da söylemiştim ama, nasıl da geldik hakkından??
*
teşekkür allahım, her şey için, yüzümü kara çıkarttırmadığın, beni rezil rüsva oldurtmadığın için teşekkürler, gerçi, ben de seni hep işime gelen zamanlarda hatırlıyor gibiyim, nerden baksan yazdan beri cumaya bile gitmedim, yorgun olduğum geceler 3+1 i bile ihmal ediyorum..ama sen beni biliyorsun, her ne kadar yavşak gözüksem ve hakikaten de öyle olsam da, içimde, hala bir yerlerde annesinin, anneannesinin o saf, uslu evlatları yaşıyor, nefes alıyor hala, kalbi atıyor.. zayıf da olsa nabzı.. yaşıyor..yaşıyorum...
gittim bizim çocuğa teşekkür ettim, sarıldım, dedim eyvallah kardeşim senin sayende filan..o ara iç taraftan murat abi geldi, "tsigalkocum, çok iyiydiniz, elinize ağzınıza sağlık, arkadaşlarını da çağır ben hakkınızı vereyim size ;)"
"abi onlar gittiler ama, nurettin le ben varız?"
"aa olur mu ya, ama doğru benim kabahatim, siz inince çağırmayı unuttum o ara koşuşturmadan.."
"yok abi estağfurullah ne olcak"
doğrusu bizim de aklımıza gelmemişti aq, orada o heyecan, o coşku, bir de dostlar gelmiş izlemeye.. kimin aklına gelir, zaten paragöz adamlar da değiliz..
"tamam o zaman bana hatırlat perşembe geldiğinizde, 60 ar vereyim size tamam mı?"
ben "fark etmez" falan filan deyince bu anladı çekindiğimi "lan ne adamsın" gibisinden gülerek bir ağız hareketi yaptı, "tamam ben buraya yazıyorum onu unutmam, koçum bu sizin emeğinizin karşılığı yahu (: ne var söylemekte"
"eyvallah abi (:"
güldük şakalaştık, ordan masaya doğru geçiyorum artık, ben de kalkmaya niyetliyim, e yorulduk aq, yarın da okul var, gidip zıbarayım bir an önce..
masaya doğru giderken bazı gözleri üzerimde hissettim, ben de bakındım karşıya doğru bodoslama, masalarda göz göze geldiğim üç-beş kişi oldu kızı, erkeği..5 metrelik yürüyüş mesafesinde beş kişiyle kesişerek (araya erkeklerin kaynaması benim suçum değil amk) kendi kendime yeni bir rekor daha kırmış oldum her halde..