1. 1.
    0
    1. iyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi..
    2. Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu..
    3. Kaleler tamamen hayali olurdu.. Kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi..
    4. Hava kararınca, ezan okununca veya anne-baba çağırınca maç biterdi..
    5. Üç korner, bir penaltıydı..
    6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı..
    7. Frikiklerde "açıl biraz" denince "burası ali sami yen mi oğlum" şeklinde cevap verilirdi..
    8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi..
    9. Kaleci topu 3 kere sektirirse, rakibe "açılsana, 3 kere sektirdim" derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı..
    10. Top oyuncunun pek münasip olmayan bir tarafına gelirse, herkes "işe işe!" diye bağırırdı..
    11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse, 2 penaltı atılırdı.. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı..
    12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı..
    13. Tanju, Rıdvan, Metin, Aykut, Ali, Feyyaz, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı gol atıldığında..
    14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.. Kraldı..
    15. Klişe laflar vardı.. Mesela; "at bakayim abinin kıllı göğsüne!"
    16. Elin avantajı olmazdı.. Oyun değil hayat dururdu..
    17. Bel üstü gol sayılmazdı..
    18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi..
    19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı..
    20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak algida max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola gibi ürünlerden oluşurdu..
    21. Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı..
    22. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi.. Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı..
    23. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Çünkü topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı..
    24. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı.. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı..
    25. Varsa, hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret; "hakeme gözlük, eline de sözlük"tü..
    26. Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.. Buna "devrelik" denirdi..
    27. Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu.. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı; "merak etme olm, teknik vuracam"
    28. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi.. Kalecilik sırası "sondan bir" diye kim bağırırsa, o kişiden geriye sayılırdı..
    29. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek kaleci sırası belirlendiğide olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda)..
    30. Bir de "kaleci-oyuncu" kavramı vardı.. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı..
    31. Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek; "adamın devam ediyor, bak" derdi ve pozisyon devam ederdi..
    32. Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır.. Önce maçlar yapılır.. Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu..
    33. Unutulmaz "atan alır spor" vardı.. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa, topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı..
    34. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi.. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi..
    35. Skor ne olursa olsun akşam saati yaklaştığında "golü atan kazanır" kuralı işlerdi..
    36. Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi.. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı..
    37. El kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değil ki oğlum, gol olmaz" denirdi..
    38. Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar zütürülür, ya popo dürtmesi yada yere yatıp; kafa, burun, alın gibi vücut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı..
    39. Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat yene de gol sayılmazdı.. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi..
    40. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına bir tarafına tükürülmüş düz bir taşın havaya atılıp "yaş mı, kuru mu" seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi..
    41.Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.. Rakip takımın "gol değil, kale üstü" cevabına, "gol yoksa korner o zaman, ver topu" diyerek ayar verilip, racon kesilirdi..
    ···
   tümünü göster