1. 76.
    0
    atatürk’ün kişiliği

    ulu önderimiz ve hayatı hakkında bugüne kadar sayısız eser ve biyografi kaleme alındı. türkiye cumhuriyeti’nin kurucusu, kahraman asker ve büyük devlet adamı atatürk, cephedeki ve ülke yönetimindeki üstün başarıları dışında, insani vasıflarıyla da birçok eserde yer aldı. gerek türkiye gerekse tüm dünya milletleri için çok büyük bir kahraman, eşsiz bir siyasi deha olan atatürk, hayatı boyunca sevilen, üstün özellikleriyle takdir gören bir insan oldu.

    tevazusu, hoşgörüsü, barışçı ve uzlaşmacı kişiliğiyle girdiği tüm sosyal topluluklarda öne çıkan atatürk’ü yakın çevresindekiler, akılcı ve sağduyulu yapısı, milli ahlak anlayışı, dinine karşı olan hassasiyeti, giyim kuşdıbına, temizlik ve bakımına, sanat ve estetiğe, sofra adabına verdiği önemle tanıdılar.

    onu benzersiz kılan özellikleriyle ilgili yapılan yorumlar, yazılan öyküler ve anılar hep birlikte onun “karizmatik” kişiliğinin parçalarını oluşturuyordu.

    gerektiğinde adeta yemeyen, içmeyen ve uyumayan atatürk, bu özelliğinin en tipik örneğini kurtuluş savaşı döneminde ve büyük nutuk’u yazarken gösterdi. geceleri uyumaktan hoşlanmadığı için, sürekli olarak okuyan atatürk için mahmut esat bozkurt “türk milleti’nin gece bekçisi” ifadesini kullanmıştı.

    herkeste kolay bulunmayan bir irade gücüne sahip olan atatürk, çok çalışkan olduğu kadar eğlenmeyi ve içmeyi de iyi biliyordu. ancak görev aşkını ve sorumluluğunu alışkanlıklarının ve keyfinin üstünde tuttuğu için büyük nutuk’u yazdığı dönemde 3 ay boyunca hiç içmemişti. bu konuda kendisine uzun seneler hizmet etmiş olan cemal granda çelebi şunları söylüyordu:


    büyük nutuk’u yazdığı dönemde atatürk’ün tam üç boyunca kendi isteğiyle içki boykotuna benimle birlikte çevresindeki herkes de şaşırıp kalıyordu. atatürk’ün kırk sekiz saat hiç gözünü kırpmadan yazı dikte ettirişini de hatırlarım. öyle ki, yazı yazmaktan yorulan değişiyor, fakat o binlerce belge arasından ayırdığı notlarıyla büyük eserini tamamlamak için uykusunu bile vermekten çekinmiyordu. böyle zamanlarda, yazdıklarını sofrada arkadaşlarına okutur, sonra yine eski köşkün çalışma odasına geçer, kah oturarak kah ayakta, çalışmalarını sürdürürdü. nutuk, çalışma azminin insan iradesinin üstüne nasıl çıktığını gösterdiği için de ayrı bir önem taşımaktadır. çalışmaları sırasında yer ve zaman öğeleriyle ilgili değildi. nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun, yurt çıkarlarını kapsayan bir görev belirdi mi, onu yerine getirmeye çalışırdı. gezileri sırasında trende ya da otomobil içinde evrak açtırarak çalıştığı çoktur. en keyifli eğlence anında, sofrada bile, karşısında görevlilerden birini gördü mü sohbeti, konuşmayı hemen yarıda keser, “beni mi istiyorsunuz?” diye kalkıp giderdi. ülke işlerini her şeyin üstünde tutardı. eline aldığı herhangi bir işi de yarım bırakmaz, bitirmeden rahat edemezdi.
    atatürk oldukça ileri görüşlüydü. türkiye ve dünyaya dair yargılarında hiç yanılmadı. birinci dünya savaşı’nı kaybedeceğimiz, i̇kinci dünya savaşı'nın çıkacağı, kral edward’ın madam simpson için tahtından ayrılacağı, mussolini’nin halkı tarafından linç edileceği, majino hattı’nın aslında bir nasreddin hoca türbesi niteliği taşıdığı hep doğru tahmin ettiği olaylardı. özellikle uluslar arası ilişkilerde belirgin hale gelen bu ileri görüşlülük gladys baker’in amerika’yla ilgili atatürk’e sorduğu sorunun cevabında iyice netlik kazanıyordu:


    dünya milletleri bir apartmanda oturan sakinler gibidir. amerika birleşik devletleri, bu apartmanın en lüks dairesinde oturmaktadır. eğer, apartman, oturanların bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına olanak yoktur. savaş için de aynı şey olabilir. amerika birleşik devletleri’nin savaş çıktığı takdirde tarafsızlık siyasetini koruması olanaksızdır. bundan başka, amerika, büyük, kuvvetli ve dünyanın her yerinde ilişiği olan bir devlet olduğundan, kendisinin siyaset ve ekonomi yönünden ikinci basamaktaki bir duruma düşmesine hiçbir zaman izin veremez.
    atatürk insanları iyi tanıyor, kimi nerede ve nasıl görevlendireceğini de çok iyi biliyordu. lozan konferansı’na rauf bey yerine i̇smet paşa’yı göndermesi, ordu komutanları arasında yaptığı tercih ve atamalar, cumhuriyet döneminde seçtiği bakanlar ve diğer yöneticiler bu yeteneğinin sonuçlarıydı. i̇nsanları değerlendirirken olumlu ve olumsuz yönlerini eşit derecede dikkate alıyor, nesnel ve önyargısız davranıyordu.

    liderliğin önemini çok iyi bilen atatürk, kendisini sadece liderliğe hazırlamakla kalmamış, kişisel özellikleri dolayısıyla liderliğe oldukça uygun olduğu için de sürekli olarak lider gibi davranmıştı. tipik davranışları arasında, çevresindekilere armağanlar vermek ve ileri görüşlülüğüyle benzersiz fikirlerini paylaşmak olan atatürk, özellikle dış ilişkilerle ilgili ve diplomatik konularda bir lider olarak oldukça başarılıydı. rıza şah pehlevi türkiye’ye geleceği zaman, ankara halk evi binasının bir bölümünü onun için özel olarak hazırlatmış, eşya seçimini bizzat kendisi yapmış, binanın bulunduğu bahçeye büyük ağaçlar getirtip diktirtmiş ve özel olarak türk-i̇ran dostluğunu simgeleyen bir opera bile yazdırmıştı. yine türkiye’ye ziyarette bulunan bir başka lider olan japon veliahdı için muazzam bir sofra hazırlattı. sohbet esnasında japonya’nın tarihinden bahseden, bir meydan muharebesini anlatan atatürk’ün bilgisi karşısında japon veliaht hayrete düşmüştü. tarihten japon mitolojisine geçen, ardından meşhur japon şiirlerinden mısralar da okuyan atatürk’ün bilgi ve hafızasına japon veliaht hayran kalmıştı. zira atatürk’ün japon kültürü hakkında anlattıklarının bir kısmını bilmiyordu, onları ilk kez atatürk’ten duyuyordu. herkesi kendine hayran bırakan ve tüm diplomatik faaliyetleri müthiş şekilde planlayan atatürk, veliaht gelmeden on gün önce japon kültürüyle ilgili bu bilgileri tercüme ettirmişti ve bu görüşmeye hazırlanmışt
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster