http://fizy.com/#s/1ahybj
aynı gün, ikinci ayrılık ağır gelir diye düşündüm,
ertesi güne bıraktım sosyal sorumluluk projesindeki takım liderimiz gökhan ı aramayı..
eve gidince diplomama baktım, kemerime ve kick taks kıyafetlerimi yatağımın üzerine serdim, sonra dayanamayıp giydim..gittim tolganın odasına, görünce şaşırdı, "ne bu la, kavgaya mı gidiyoz yakuza? (:" diye güldü, anlattım böyle böyle, hayırlısı olsun dedi, buna bir kaç hareket çektim odanın ortasında, "aferin çekirge" filan deyip alkış tuttu, kick takscu selamı verip yeniden odama döndüm (:
ertesi gün, daha da zor oldu benim için, gökhanla sitem dolu bir konuşma yaptık, "kardeşim, daha çok güzel etkinliklerimiz vardı, konferanslar, piknikler... " kibarca savuşturdum son çabalarını, "mecburum" dedim, "üzgünüm" dedim... öyleydim hakikaten de..
o akşamüstü basketbol antrenmanına geç gittim bilerek, çakma ergin atamandan fırça yedim, böylece atar yapmak için fırsat doğdu bana da, valla bak, bilerek planladım yani, çünkü bu hoca "hocam ben ayrılmak zorundayım bıdı bıdı vık vık" dan anlamaz, zorla devam ettirir adamı, o yüzden kavga ederek ayrılmam lazım mutlak surette (:
güya bozulmuş bir genç adam olarak salondan sinirle çıktım kısa bir tartışmanın ardından, yani bir nevi istifamı asla kabul etmeyecek bir patronun, beni kendi eliyle kovmasını sağladım, çıktığımda ise gülüyordu..evet, okul takımında bir daha gibseler oynayamam belki, ama ben, bulduğum en ufak boşlukta, elimde basket topum, bizim evin biraz aşağısındaki belediye parkında yine üçlük sallıyor, turnike çeşitleri deniyor olacağım..
ve böylelikle, iki gün içinde, bana artık zahmet vereceğine inandırıldığım bütün sorumluluklarımdan feragat etmiş bulunuyordum..
iki sonra ilk canlı performansıma çıkacağım..okuma bayramında söylediğim haluk levent şarkısını ve lisede kurduğumuz gibimsonik ergen grubunu saymazsak, bu ilk adam gibi canlı performansım olacak..masaja filan ihtiyacım var beyler..gerginim lan..
çarşamba günü begüm geldi, dedi böyle böyle, takımdan ayrılmışsın üzüldüm filan..
lan amk sen ne ara duydun hemen? bu milletin de ağzı durmuyor ha, hemen yayın anasını satayım, hatta "hoca gibti tsigalkoyu, koydu postayı" diye anlatın..çok da gibilaçi..
dedim işte ben zaten ayrılmak istiyordum, bu aralar programım yoğun..
bu "ne bu kadar yoğunluk yaratan şey?" diye ısrar edince canlı müzik olayını anlatmak zorunda kaldım, aslında bizim çocuklar haricinde kimseye söylemek niyetinde değildim ilk seferim olduğu için, hani sıçarsak da, yabancıya karşı sıçmayalım..
lan bu demesin mi, "ayy süper ya, kızlarla kesin geliyoruz, yarın 8 de demi??" diye..yandık anasını satayım..ya rezil olacağız, ya ihya..
öyle böyle derken, perşembe günü geldi çattı,
öğleden sonra dersim bitti, okuldan çıktım, nilay bir şeyler ısmarlayayım sana dedi, iyi dedim, gittik pizza yedik, bu gene beni rahatlatmaya çalışıyor, provada süperdiniz, zaten hepinizin alt yapısı, tecrübesi var filan diyor..ne altyapısı var aq, ilk yağmurda sel basar o alt yapının üstündeki mahalleyi..dua edelim de hava açık olsun..
perşembe akşamı, saat 6 gibi günlüğümü yazmış, sonuna bol soru işaretli, kaygılı, bir o kadar da umut dolu cümleler bırakmış, kıyafetlerimi seçmiş, kendimi sakinleştirmek için call of duty oynamaya başlamıştım (harika bir yöntem değil mi?)..
eninde sonunda o neon ışıklı, loş sahneye çıkacak, kah hüzünlü şarkılarla yumuşatacak, kah gazı verip coşturacaktık... belki de kimse giblemeden muhabbetini yapardı kendi arasında? öyle daha iyi olur muydu sanki? ha?..yok lan..o zaman da güzel çalarsak boşa gider..
olsun..ne olursa olsun..dinlesinler bizi..dinleyecekler... dinleteceğiz abi kendimizi..
ı have a dream ulan..
kabusa dönüşmesin... lütfen..