-2
1- kuranda dünyanın nasıl yaratıldığı açık açık anlatılmakta,6 günde!!! şimdi kurandan saçma sapan bir söz alıp işte sana big bang diye laf kalabalığı yapamazsın. evrenin oluşumu jeolojik ve arkeolojik araştırmalara göre 13 milyar yıl olarak tespit edilmiştir bu da kurandaki 6 gün hikayesini çürütmeye yeter.
2 ve 3 - üremenin bir damla sıvı emisyon içerdiği uygarlığın ilk günlerinden beri bilinmektedir. Dolayısıyla dışarı atılan sıvı damlasından yaşamın kökenini açıklayan ayetler, cinsel ilişki esnasında serbest bırakılan şeylerin doğrudan gözlemlenmesi olayından başka bir şey değildir. Bu basit gerçeği bilebilmek için herhangi bir vahiye veya ilahi bir bildirime ihtiyacımız olmadığı da açık.
4- şimdi o yörünge hadisesi kesin olarak!! 17. yüzyılda açıklanmış olsa da burada mısır ve yunan uygarlıklarının gök bilimi ve astronomi hakkında ne kadar ileri olduklarını bahsetmeme gerek yok herhalde. bunların hepsi milattan önceki çok eski uygarlıklarda vardır. mısırlıların piramitlerini ay ışığından faydalanacakları şekilde inşa ettiklerini ve ilk yıldız ve gezegen haritalarının antik yunan zamanlarında çıkarıldıklarını anlatmama gerek var mı?her gezegenibir tanrıyla özdeşleştirmeleri ve hala günümüzde kullanılan burç periyotlarını kuran yapmadı herhalde?
5- Pisagor,MÖ 590 lı yıllarda Dünyanın güneş etrafında döndüğünü ve Dünya’nın yuvarlak olduğunu ileri süren ilk kişiydi. Ancak Pisagor’un bu dediğine bilimle uğraşan kişilerin dışında inanan olmamıştı. Pisagor’dan iki Yüzyıl Sonra Aristo, gözlemleri sonunda Dünya’nın yuvarlak olduğunu kanıtladı. Aristo’dan bir asır kadar sonra yaşayan matematikçi ve astronom Samoslu Aristarchus’un (m.ö. 310-230) güneş merkezli bir evren modeli öne sürdüğü bilinmektedir. sanırım başka açıklamaya gerek yok.
6 ve 7 - buradaki görüşlerin kesinlikle saçma, hayvanlardaki besin zincirini ilk keşfeden kuran değil.
örnek : eski mısırda tak böceği
Mısır öğretisine göre, topağını yuvarlayan tak böceğinin, güneşin cennetin içerisinden geçirilerek gün içerisinde kendisinin yeniden ortaya çıkmasını açıkladığı düşünülüyordu. Bundan dolayı, güneş diskini sırtında taşıyan tak böceği simgesi, güneşin gökyüzünde yaptığı dönüşü temsil ediyordu.
tak böcekleri, yeniden dirilişi de simgelemektedir. Bununla da, doğrudan güneşin doğuşu arasında bağlantı kurulmuştur. Gerçekte, tak böceği ile gün doğumu arasında ruhsal olarak bağlantı kurulduğundan, “doğan Güneş tanrısı” olan Mısır ilahı Kepri ile yakından ilişkili hale gelmiştir. Her yönden, tak böceklerinin ile Mısır’daki “Güneşe tapınma”nın birbirinden ayrılması imkansızdır.
ayrıca; gezegenimizin en değerli ekolojik işçilerindendir. yeryüzünden topladığı takları yer altına taşır. işine yarayanı yer ve lavrasını taktan yaptığı toplar içine koyar. bebek tak böceği tak topçuğunun içinde doğar...
not: bu sadece bir örnekti tantı inancı totemcilikten başlar,her ilkel kabile bir hayvanı gözlemlemiştir ve o hayvanı kendilerine totem (tanrı) ilan etmiştir ve bu hayvanları izleyerek avlanma, besin zincirlerini oluşturmuştur.
dünyanın 6 günde yaratılma zırvalığına hiç değinmeme bile gerek yok
sen gel ateist ol kardeş
Tümünü Göster