aldatılmış bir erkeğin başından geçenler

birden sarsıldı. bunu hiç beklemediği belliydi. ama kırmızı noktalarımı aşmıştı benim şantaj yaptığımı düşünerek ne istiyorsan söyle demişti. her ne kadar köpek kadar sevsem de benim de bir tahammül noktam vardı. hıncımı henüz alamamıştım saçından tutup iyice çektikten sonra;

+sen beni zannettin lan adi bir şerefsiz mi bir huur çocuğu mu, insanların zayıf noktalarından nem alanan bir asalak mı diye bağırmaya başladım. senden bunca zamandır tek istediğim şey neydi biliyor musun ayçın biraz sevgi, merhamet, sadakat ve dürüstlük istedim ama sen bana bunların hiç birini tam olarak vermedin. verdiğin şeyleri biliyoruz ama ben seni bunlar için bir kere bile zorlamadım elimden geldiğince yürütmeye çalıştım senin yüzünden ne durumlara düştüm olmayacak insanlarla muhattap oldum, onların pis sırıtışları eşliğinde seninle yaşadıkları şeyleri anlatmalarını dinledim, içim kan ağladı sana belli etmemeye çalıştım. bunca yaptığın hataya rağmen birde beni ima ettiğin şeye bak! yazıklar olsun keşke o kazada hayatını kaybeden baban değil sen olsaydın en azından idealist bir insan yaşar (babası avukattı), senin gib içi kokuşmuş bir kız ise benim duygusal dünyamı çöküntüye uğratmazdı.

ben bütün bu cümleleri sıralarken ayçın kahroluyor, hıçkırıyordu. o sırada garson geldi ne oluyor gibilerinden. eğer karışırsan olacaklara ben karışmam işine bak dedim. bulaşmak istemedi.