dün yine balkonda mangalımı yaktım yelliyorum

devam ediyorum arkadaşlar
sabah kapı sesiyle uyanıyorum. gidip bakıyorum kim gelmiş diye. bizim bakkal reşat amca karşımda duruyor. 'hayırdır reşat amca bir şey mi vardı' diyorum. 'ben senden çok hoşlanıyorum, sırf seni daha çok görebileyim diye geceleri de bakkalı açık tutuyorum, bakkalda muratti'ler bitmesin diye malcıyla papaz oldum geçen gün' diyor. şaşırıyorum ama reşat amca'nın bu iltifatları hoşuma gidiyor. 'gel reşat amca birer bira vuralım kendimize gelelim' diyorum. dün gece seren'i gibtiğim kanepede uzanıyoruz. reşat amca üzerinde notrhwood classics yazan kolsuz tişörtünü çıkarıyor, göbeğini sırtımda hissediyorum. reşat amca çıkarıyor 35 cm malafatı, komiklikler şakalar yapıyor. o esnada açık unuttuğum kapıdan içeri giren seren'in sesini duyuyorum. reşat amca ve beni uzanırken göründe çılgına dönüyor. 'yazıklar olsun sana' diye bağırıyor. 'hani mangaldan, etten anlardın ha. dün aldığın kanatlar yüzünden ağır cırcır oldum, sabahtan beri tuvalletten çıkamıyorum, bağırsaklarım pörsüdü senin yüzünden salak şey' diyor. içimden 'ulan her zaman aldığım etten aldım, niye böyle oldu ki acaba' diye düşünürken reşat amca'nın sinsi tebessümünü yakalıyorum. 'seren'i hasta etmek için etleri değiştirmiş, bu adam beni gerçekten seviyor galiba diye düşünüp seren'in gözlerin önünde dudaklarına yapışıyorum. seren bu manzaraya daha fazla dayanamayıp 34 gündür aralıksız giydiği beyaz entarisi çıkarıyor. hale teyze de balkondan g-string'iyle içeri dalıyor. dördümüz sabaha kadar deliler gibi sevişiyoruz. çok yoruldum arkadaşlar, yarın devam edeceğim, bu arada reşat amca bende ne buluyor biliyorsanız pm atın panpalar.