küfür yok küfür etmeyin olum giberim ya
devam edelim..tele bu mesajı atan tuğbaydı. elim kolum olan, onun için ölebileceğim, bana yaşama sevinci veren ve o olmadan bir hiç olduğum tuğba. "konuşmamız lazım
yazmış yarım saat önce filan. msjı görür görmez bi takluk olduğunu anladım. kalktım baktım murat uyuyor, neyse dedim bi duş alayım. yıkandım çıktım murat uyanmış. oğlum dedim bi takluk var böyle msj atmış, dün olanlardan rahatsız olmuş olmasın kız ? yok lan dedi. ne amk o kadar da değil erkek adamsın sen baskı kurmasın üstünde. lan tamam da bu kız herşeyim benim, ya olur da ayrılalım derse ne tak yiyecem amk. eski halimden bile kötü olurum. tuğba olmazsa okula gidemem, tuğba olmazsa biyerlerde takılamam, tuğba olmazsa gülemem amk eğlenemem. aslında msja cevap atasım yoktu. kaçmak kayıplara karışmak istiyordum ama mecburen tamam konuşalım yazdım yolladım. ben 1 saate çıkıyorum şurda görüşelim filan yazmış. tamam tuğba yazdım yine. (bu msjlarda veya konuşmalarda muratın hala yardımı dokunuyordu, nasıl msj atmam gerektiğini anlatıp detayına kadar bilgilendiriyordu)
işte çıktım kızla buluşmaya ama tedirginim. bu diğer heycanlanmalara benzemiyor. bakın beyler sosyal fobikler açısından yine çok önemli bir nokta var. bu noktayı çok iyi anlarsanız kızların yanında sakin olursunuz. sırası gelmişken anlatayım.
dikkat! kızlarla konuşurken veya ortamdayken kasılmanızı veya aşırı heycanlanmanızı engelleyecek formülü söylüyorum.
şimdi önce şunu muhakkak bilin. her erkek (ne kadar bin olursa olsun) bir kızla ilk buluşmalarında heyecanlanır. kim olursa olsun. çünkü karşısında bilinmeyen vardır ve merak uyandırır. her neyse bunu kafanıza iyice yerleştirip ortam bini olanlarında aslında heyecanlandıklarını idrak ettikten sonra. şunu da bilmeniz gerekiyor ki; siz onlardan fazla heyecanlanmıyorsunuz ! biçoğunuz diyecek ki - gibtir lan altıma sıçıyorum ellerim titriyor yüzüm kızarıyor - hayır beyler bu sizin heyecanınızın fazla olmasından kaynaklanmıyor. sadece heyecanınızı kötü birşeymiş gibi düşündüğünüzden yani kendi negatiflemelerinizden böyle oluyor. siz buna tedirginlik diyorsunuz. bir insanın tedirgin olmasıyla heyecanlanması arasında bir fark yoktur. sadece insan buna farklı isimler verir. kısacası bin adam heyecanlanınca diyor ki yeni bir heyecan yeni bir kişiyi tanıyacağım, bakalım kız benim heyecanımı devam ettirebilecek mi
veya bir kızı ilk gördüğünde heyecanlanıyorsa diyor ki bu kız beni heyecanlandırdığına göre onu mutlaka tanımalıyım
. bakın bunları bin çocuğun bilinçaltı söylüyor. çünkü bu heyecan duygusu onun beyninde olumlamalarla güzel bişey olarak addedilmiş.
fakat bir sosyal fobik sürekli heyecanın kötü birşey olduğunu düşünür ve kendi bilinçaltını buna inandırır. bir kızı görüp heyecanlanınca aslında heyecanlanmaması gerektiğini düşünür. kızla ilk kez konuşurken hiç heyecan duymaması gerektiğini düşünür. zaten heyecanlandığında da bunun adına heyecan demez, içten içe tedirginim der. buraya dikkat yarak kafalılar, bak iyi okuyun amın inkarları çok önemli bunlar. siz heyecanlanınca bilinçaltınızı gibtiğinizden bunu tedirginlik olarak görüyorsunuz. ve bu halinizi gördükçe özgüven kaybedip tak çukurunun en dibindeki takların arasında doğru daha çok saplanıyorsunuz. unutmayın kurtulmak için çaba sarfetmediğiniz gün daha çok saplanırsınız.
peki bu heyecanlanma olayından nasıl kurtulurum ? bakın öncelikle heyecanlanmanın kötü bişey olmadığını tam aksine çok güzel birşey olduğunu biliçaltınıza sürekli kabul ettirmek zorundasınız. lan aşk heyecanla başlıyor amın inkarları nasıl kötü bişey olsun. iyi birşey olduğunu kabul etmeniz için kendinizi sürekli olumlamanız lazım. işte bir kız görüp heyecanlanınca, beni bu kadar heyecanlandırıyor mutlaka tanışmam lazım, acaba içi de dışı gibi beni heyecanlandıracak güzellikte mi diye düşünün. kızla konuşmaya başlarken heyecanınız aslında sizin daha çok çaba sarfetmenize yarar, tabi sürekli kafanıza olumlamanız lazım. lan elleriniz bile titrerse şu halime bak beni ne hale getirdi bu kızla mutlaka konuşmalıyım deyin
amın inkarları bilinçaltı çocuk gibidir. her dediğiniz taka inanır. arkadaş arasında bizden bi tak olmaz deseniz biliçaltınız bunu gerçek gibi algılar. sizde inanmak istediğiniz herşeyi kendinize söyleyin. kısacası heyecan hayatın zevklerinden biridir, hiç heyecanlanmıyor olsaydınız inanın hayatınız tak gibi olurdu. doğanın kendisinde bulunan şeyler asla zararlı olamaz. insanın doğasında heyecan varsa bu insana zararlı olamaz nokta
işte kızla buluşmaya gittim. tedirginim. yani aslında heyecanlıyım ama sfli olduğumdan heyecanı, tedirginlik-kaygı kelimeleriyle eş anlamlı kullanıyorum. zütüm üç buçuk. ya kız bırakırsa ne tak yerim lan. baktım kız benden önce gelmiş oturuyor. dedim yarra yedik ne bu acele panik amk. bende kızardım yine tabi kalbim küt küt. sflilerin en ağırlarındanım zütverenler hepinizin çektiklerini biliyorum. neyse oturdum masaya nbr dedim soğuk bi şekilde. muratın verdiği taktiğe göre, saf rolüne yatıcam, söylediği ne olursa olsun inkar edicem, hafif umursamaz cevaplar vericem ve o ne kadar soğuk davranırsa bende öyle olucam. aynı şekilde ii sen dedi. dedim harbi yarra yedik. neyse hayırır noldu apar topar bu yağmurda çıkardın dedim (bakın normalde bu cümleleri kuracak adam değilim tamamen muratın gazı ve öğretileri). kasım ayındaydık binler ikinci sınıf başlamış daha bi ay filan geçmiş işte. önemli bişey olmasa çıkarmazdım dedi. ee dedim anlat bekliyorum. bu böyle olmayacak dikeyzeka dedi. ne olmayacak açık konuş bakalım dedim. ama beyler kafamdan aşağı kaynar sular döküldü böyle. daha önce derlerdi de abartı derdim harbiden bi su dökülüyor gibi sanki. içimden ölüyorum, beni öldüren biri var içimde ama dışımda duygusuz biri. belli etmemeye çalışıyorum. çünkü murat ve okuduklarım sayesinde biliyorum ki ihtiyacım olduğunu hissettirirsem değersiz olurdum. açık konuş deyince. kız başladı konuşma. kısa kesicem, genelde de sıkıntılarımız vardı ama ben bunları sen kırılma diye pek dillendirmedim. dün gece ki olayda tuzu biberi oldu bi süre ayrı kalalım şuan da devam edemem, kendimi toplamam lazım
. bende almış olduğum gazlar ve okuduklarımdan ezberlediklerim sonucu. çok ama çok rahat bi ifadeyle tamam ayrılalım '' dedim. kız şok oldu amk. dondu bana bakıyor. sana hayatında başarılar dedim hafif tebessüm ederek aldım adisyonu ödedim direk çıktım mekandan. arkama bakmadım hiç, eve geldim. içeri girdim inş murat yoktur diye dua ediyorum. evet yok. işte o an bir ohhhh çektim ama öyle böyle değil. gözlerimden bi yaş aktı. hiç sıkmadan hiç kasmadan kendi kendime iç çekerek ağlıyorum. ölüyorum sanki. açtım bilgisayarı. ağlıyorum hala. işte şu şarkıyı açtım
http://fizy.com/#s/1ainud
cuk oturdu amk şarkısı. dedim buraya kadar hayatım gibildi. tele msj geldi tuğbadan. haydaaa. sen beni yanlış anladın ayrılalım demedim sadece ara verelim dedim ama senin için bu kadar kolaydı demek ki, kendine iyi bak buraya kadarmış. taktik işe yaramış gibi görünüyordu. terk edilen değil terk eden olmuştum. ama sonu ne fark eder ki sonucunda ayrılık vardı ve tek başımaydım. indim tekele. aldım nevaleleri oturduk başladım içmeye. saat öğle 2-3 filan. hava kapalı iyice bozmuş durumda. gök gürlüyor, çakan her şimşek içime düşüyor sanki. şimşeğin ışığıyla sesi arasındaki süre gibiydi tuğba hayatımda. kısa ama beklemeye değer. yaşamaya değer. derler ya yarımı sende bıraktım diye. ben de yarımı bırakmıştım evet ama diğer yarım yoktu ki hiç. beni ben yapan oydu. ondan önce ben yoktum. şimdi ondan sonrası diye bir andaydım. ve ben yoktum. yine yok olan bana dönmüş eksi beni arıyordum boş şişelerde. ilk sevgilim şimdi ilk ayrılığım. yine kendimleyim. ama kendimde değilim...