Günümüzde yaşanan olaylar ve tanıklıklar her ne kadar teknolojinin avantajlarından yararlanıp, sahtekarlıklar kolayca ortaya çıkarılıyor ise de, iletişim gücü yani haberlerin dünyanın her yerine çok hızlı ulaştırılması nedeniyle yeterince test edilemiyor. Buna biraz da medyanın UFO olaylarını dönemsel olarak temcit pilavı misali kullanması da katılabilir. Ama yanısıra da medyanın sahtekarlıkları olayın ardından vermekten hoşlanmamasını da akla getirirsek yeterince bilgilendiğimiz asla söylenemez.
1947´de yaşanan gizemli bir UFO olayı
1952´de Los Angeles´li araştırmacı Ed Sullivan, devletin suskunluğunun ve gizlilik çabalarının sadece çıkara dayandığını açıkladı, Sullivan´a göre devlet askeri ve siyasi güç adına olayları saklıyor ve aldırmazlık havasına giriyordu. Sullivan iki yıl sonra bir açıklama daha yaparak,1954´de Başkan Eisenhover´ın o yılda California´ya gizli bir yolculuk yaparak, uzay aracını ve cesetlerini gördüğünü, hatta canlı olan dünyadışı canlı ile bizzat konuştuğunu anlattı. Tanık olarak da, 1947´de görevli olan bir grup asskeri gösteriyordu. Bu tanıklar, uzay aracını ve içindekileri uzun uzun aralarında çelişkiye düşmeden anlatıyorlarlardı. Roswell olayı sonraki yullardan günümüze kadar, zaman zaman anımsandı, iddialar sürdü, yetkililer ses çıkarmadı fakat 1993´de salt Roswell olayını konu eden bir özel bir sinema filmi yapılınca o döneme kadar oluşmayan bir kamuoyu oluştu. Artık, 1990´ların Amerikan toplumu önceki yıllara göre daha sert ve etkindi. Dallas´da bir başkanı öldürmüşler, Watergate´de bir başka başkanı Oval Ofis´den atmışlardı. Vietnam´ın bir aptallık olduğunu yetkililere itiraf ettirdikten sonra, irangate ve Nicaragua skandallarını izlemişlerdi. Demek ki, yöneticiler öyle pek doğru, ulaşılmaz ve de dokunulmaz değildiler. Yaptıkları bal gibi hata olabiliyordu. Öyleyse, ne sakladılarsa hesap vermeliydiler, üstüne üslük bir de Bilgi Özgürlüğü Yasası çıkarılmıştı. işte kamuoyunun tepkisi bu yöndeydi, amaç hesap sormaktı, konu ister UFO´lar olsun, ister senatör bilmem kimin kirli çamaşırları olsun, farketmezdi. Ve ABD hükümeti bu kez farklı bir açıklama yaparak, araştırma yapıldığını ve sonuçların açıklanacağını belirtti. Bu arada, olabilir iması da yapıldı. Zaten gerek ABD toplumu, gerekse de dünya Star Wars´ı, E.T.´yi ve Uzay Yolu´nu seyrede seyrede dünyadışı canlıları akraba sanmaya başlamıştı. Acaba, Roswell tek miydi? Hayır, bir başka UFO kalıntısı 1980´lerde Norveç´de Spitsbergen kıyılarında Norveç askerleri tarafından bulunmuştu. Benzeri bir kalıntıyı Alman ordusu Heligoland´da ele geçirmişti. 23 Mayıs 1955´de Amerikalı gazeteci Dorothy Kilgallen şöyle diyordu: "ingiliz bilimciler ve havacılar menşei bilinmeyen hava araçlarını yıllardır incelemekteler ve ellerinde bir sürü örnek var. Bunların Sovyetler´le de ilişkisi olmadığı kesin olarak anlaşıldı. Uçan Daireler kökeni dünyadışı olan araçlardır."
Ufolar dünya yapımı malzemeden değil
1950´de, 15 Eylül´de başkent Washington´da inanılması zor bir olay yaşanmıştı fakat kamuoyu bu olayı ancak 1980´lerde öğrendi. Olay, bir radyo sohbetinde geçiyordu. Radyo programcısı Arthur Bray, Kanada Ulaştırma Bakanlığı´nda görevli bir mühendis olan Wilbert B. Smith´in anı defterini ele geçirmişti, defterin içinde Robert Sarbacher tarafından Smith´e yazılmış özel bir belgenin kopyası bulunuyordu ve o geceki radyo sohbetinin konuğu ise, ABD Savunma ve Araştırma Masası Danışmanı fizikçi Robert Sarbacher´di. Sarbacher, söz konusu mektupta Sarbacher, Kanadalı mühendise çok açık olarak UFO´larla ilgili bilgilerin saklandığını belirtiyor ve ele geçirilen araçların dünyada bulunmayan çok hafif ama çok dayanıklı bir maddeden yapıldıklarını anlatırken, dünyadışı canlıların böceğimsi olduklarını da ekliyordu. Bray, söz konusu belgenin doğruluğunu Sarbacher´e sordu. Sarbacher´in cevabı inanılmazdı: "Kesinlikle doğru fakat ben onların niteliklerini açıklamaya yetkili değilim ama bu araçları bizler yapmadık veya dünyada yapılmadıklarını kesin olarak biliyoruz. Daha fazla konuşmak istemiyorum." Ve Sarbacher´e göre Başkan Truman´ın bilimsel baş danışmanı Vannevar Bush´un asıl görevi, UFO kalıntılarının araştırmalarını koordine etmekti. 1984´de bu olay yeniden gündeme getirilmesine rağmen Sarbacher, 1986´daki ölümüne kadar bu konuda bir daha konuşmadı.
Bilim ufolar için ne diyor?
Astronot Albay Gordon Cooper, Avustralya üzerinde büyük bir UFO ile karşılaşmış, dünya diline benzemeyen konuşmalar kaydetmişti ama kendisi bunu sonradan reddetti. Bir yol sonra Kasım 1978´de ondan bir mektup aldım ve nihayet kendisiyle konuştuğumda uzay uçuşlarında birçok kez UFO´larla karşılaştığını, başka astronotların da böyle şeyler yaşadıklarını ama konuşmamaları için uyarıldıklarını söyledi... " Yazar Sidney Sheldon
"Atmosferimizde ve hatta yeryüzünde insan yapısı nesneler veya bilimin tanıdığı fizik güçlerin dışında nesneler bulunduğu kanıtları çok artmıştır. Sözlerine inanılması gereken insanlar böyle nesneleri gördüklerini söylüyorlar... " 1971-73 arasında Britanya Genelkurmay Başkanı Lord Hill-Norton
" Bazı raporlar bize gizli askeri üslerimizin üstünde yaşadışı uçan araç trafiğinin bulunduğunu gösteriyorlar. Güvenilir insanlar bu aracı yakından gördüler... Araçlarda bir işaret veya tanıtıcı bir amblem yoktur. Bunlar kim ve nedir? Neden hava sahamızı ihlal ediyorlar?" Tümgeneral Erik Reuterswaerd-isveç
" Bunların roket olmadıklarını anladık, ancak daha fazla bir araştırmaya giremeden yabancı yetkililerle konuşan askeri yetkililer araştırmayı durdurdular... " Prof. Paul Santorini, bilim adamı- Yunanistan
" Garip şeyler görüldüğü artık kesindir. Aklı başında olup ta birşey gördüğünü iddia eden inanılır insanların sayısı gittikçe artmaktadır." General Lionel Max Hassin, NATO Savunma Koordinatörü ve Fransa Hava Kuvvetleri Komutanı
Bilim ufoları sevmiyor
Bilim dünyası tarafından 2000 yılında Michigan´da düzenlene panelde , ufo olaylarının üzerine odaklanırken fiziksel kanıtların bazıları kalite veya yeterlilik yönünden sorgulanıyordu. Özellikle fotoğraflar, radar kayıtları, taşıtların karıştırılması, uçuş teknolojilerinde görülen veya yaşanan sorunlar, görünür çekimsel veya atıl enerjiler, topraküstü izleri, bitkilerin zarar görmeleri, tanıklardaki pgibolojik etkiler ve kalıntılar üzerinde duruluyordu. UFO ilişkilerini anlatan raporların bir kısmı toplumsal sağlık bakımından tehlikeli bulundular. Bazı tanıklar radyasyon benzeri yanıklardan zarar gördüklerini anlatıyorlardı. Bu tür iddialar panelistleri olası sağlık riskleri üzerinde durmak için tıbbi araştırmaların gerekliliğine yöneltti. Bilimsel görüşün temeli rapor edilen olayların çoğunluğunun nadir raslanan doğal olaylar olduğu yönündeydi, yüksek düzeydeki elektriksel ortamlarda (Şimşeklerin yoğunlaştığı anlar) veya radar yanılgılarında (radar dalgalarının atmosferik etkiler tarafından etkilenmesi gibi) benzer olaylar yaşanıyordu. Buna karşın, panelde UFO´ların veya UFO´larla ilgili bazı fenomenlerin bir inanç veya moda olarak yorumlanması doğru bulunmamış ve üzerinde durulmamıştı. Oysa böyle bir konuda bilimin desteği şarttı.
Kanıtlarla ilgili daha gelişmiş analizler konusunda ise panel pek istekli değildi, bazı raporların veya tanıklıkların daha iyi aydınlatılması gerekiyordu. Birçok tanınmış UFO soruşturmacısı bilimsel komite tarafından yetersizlikle suçlandılar, öncelik tanınmadı ve gereken bilimsel önceliğe hak kazanamadılar yani yeterince dikkate alınmadılar. Bunun bir nedeni de, bu tür UFO araştırmacılarının daha ziyade, çok bilinen klagib UFO olaylarından sürekli söz etmeleriydi. Komite yeni verileri istiyor ve onlarla ilgili bilimsel analizleri soruşturuyordu, olasılıkla yeni ortaya çıkan yani taze kullanılabilir bilgilerle yola çıkılarak UFO sorunu çözümlenebilir veya anlaşılabilirdi. Komite böyle düşünüyordu. Buna karşın tüm negatifliklere, ekgibliklere ve katı görüşlere rağmen sonuçta şöyle bir yorum yapılmıştı;
kaynak:
http://www.zamandayolculu...dosya2/AlienAbduction.htm
devam edecek