0
"abi" dedim, "senin suçun ne? niye yatarsın burada?
"benim suçum kalemimdir. şiirlerimdir.insanları sevmemdir. memleketimide çok sevrim."
peki abi, biz yazmasını bilmeyiz ama, bizde insanları severiz . insanlara kötülük gelmesin diye işler yaptık. haksızlıga tahammül etmeyiz, haksızlıga uğrayanın yanında olurz. beim atalarımda bu memleket için savaşmıstır. cenk etmiştir.o zaman bizim bunlardanda suçumuzun olması mı gerekir?"
"yok, sizin bunlardan suçunuz olmaz. size bunlardan birsey demezler, bize derler. bu yüzdende bana ceza verirler."
"neden?"
"çünkü bana kominist diyorlar."
"kominist ne demek ağam?"
"işte bu anlattıklarımın, yazdıklarım, düşüncelerim koministlik oluyor."
ben bu "kominist" sözünü yeni duyuyordum.
Güldüm:
"O zaman demek ki, bende koministim de haberim yokmus."
bu kezde o dev gibi adam güldü:
"yok olmaz öyle sey. çünkü sen haksızlıkların üzerine silahla gidiyorsun. insan sevgisini, haksızlık yapanı öldürerek göstermek istiyorsun. ben bu işi kalemimle yapıyorum. kalemimle anlatıyorum. senin silahın patladıgı yerde kalır, benim kalemimse bu haksızlıkları anlatarak, bir gün bu düzeni patlatır, anladın mı?"
hiç bir sey anlamamıstım, ama bu dev gibi yiğit adamı çok sevmiştim.
artık koguşta çok iyi bir halimiz olmustu. o geçmiş acıları unutmaya çalısıyoruz, yiyoruz içiyoruz, paramız herşeyimiz var. odamıza idareciler gelmeye başladı. onlarıda agırlıyoruz. yediriyoruz, içiriyoruz. iyi bir ortam sagladık. yanlız dige mahkumlarla pek görüşmüyoruz. içerde neler oluyor, neler bitiyor pek haberimiz yok. Nazım baba günde on dakk konusuyosa, onbeş saat yazı yazıyor. bide okuyor yzdıklarını. okuduklarını yavas yavas anlamaya basladık. söyledigi sözler çok hoşumuza gidiyor. bu arada ben avukatım vasıtasıyla Nazım baba'nın yazdıgı yazıları dışarı çıkarıyorum, söyledigi adrese yada kişilere gönderiyorum. savcıya söz verdigimiz için diger mahkumlar arasınapek karışmıyorduk. o nedenlede işte, neler oluyor, neler bitiyor pek haberimiz olmuyordu..
duyduk ki Feri köylü ibrahim diye biri varmış.bu ikinci müdür gibi davranırmıs. Etrafında sekiz on kişi varmıs. uyusturucu, kumar, içki işleri yapıyor, ceza evini haraca kesiyormus. yanındakilere esrarı hapı veriyor, karsı gelenin üzerine salıyormus. ben şimdi bu Feriköylü'ye fena halde içerlemeye başladım. fakir mahkumu eziyor, parasını alıyor, kumara zorluyor, ceza evinin herseyine el koyuyormuş. fitilli ocaklar bunun tarafından kiraya veriliyor, berber bunun adına çalısıyor falan filan işte. ben şimdi buna dalıcam dalmasınada, Nazım baba, va onun yanında olmaz bu iş..
işte tam o sırada Ankara'dan gelen bir emirle Nazım baba'yı bizm koğuştan aldılar.
yeni bölümmmmmmmmmmmm
işte tam o sırada Ankara'dan gelen bir emirle Nazım baba'yı bizim koguştan aldılar. arkadaslara dedim:
"baba bizimle birlikte olursa bir sey yapmayacağımıza söz vermiştik. şimdi babayı aldılar. kavil bozuldu. bizden günah gitti. artık tan anlamı ile bagımsızız. önce bize yapılanların acısını, arkadaslarımızın intikdıbını almalıyız. sonrada bu feri köylü denen adam kimse, onada bir ders vermeliyiz. "
Şimdi, Nazım baba bizim koğuştan gitti ya, o zamana kadar bizim kogusa ne Feriköylü, nede bir başkası gelebiliyordu.. ama baba gidince, daha aradan 3 saat geçmeden, Feriköylü yanında 8, 10 adamı ile bizim kogusan kapısına dikildi..
"siz "dedi. "kötü haller gösteriyorsunuz. çok ileri gidiyorsunuz. beni tanımıyorsunuz. bende izin almdan bir şeyler yapıyorsunuz.bu hapisanede benden izin olmadan kuş bile uçamaz. yoksa hepiniz yakarım."
ayaga kalktım. üzerimde hiç bir alet yok. bunlar on kişi varlar. Feri köylü'ye yaklaşırken, idamlık koca Mustafa ömüme geçti. beni kenara çekti. sonra Feriköylü'ye:
"ibrahim bey." dedi."sen bize daha evvel bilgi vermdin.biz buranın yabancısıyız. senin sözündekanundur. bundan sonra yanlış işler olmaz."
idamlık Koca Mustafa,hem bizim rahat ortamımızı bozmak istemiyordu, hemde hiç birimizde alet olmadıgı için sekiz on adamla duallo yapmamızı uygun bulmuyordu. nede olsa tecrübeli bir mahkumdu. oysa ölüm ölümdü. Koca Mustafa, bıraksa hepsine birden dalacaktım. dişlerim ile bir ikisinin bogazını keserdimde, genede yemezdim bu Feriköylü denen itin sözlerini.ama Koca Mustafa'yı saydım ses etmedim.
Feriköylü giderken:
"fitilli ocagı benden izin almadan almıssınız. onu gri alıyorum."dedi.
ve müdürün bize verdigi ocagı çekip aldı.
ben delirmiş gibiydim. idamlık Mustafa'ya:
"iyimi oldu Mustafa agbi?"dedim. "herif bizi rezil etti."
"iyi oldu Abdullah,bir kere bizim silahımız yok. ikincisi adam idarenin adamı. o şimdi bizi sindi sanıyor. bundan sonra bizim üstümüze tedbirsiz gelir. işte ozamn bitirriiz işini.sen merak etme.."
Tümünü Göster