1. 576.
    +1
    Daha yeni bir sözlükte rast geldiğim
    yazı. Biraz uzun ama kesinlikle
    okumaya değer olduğunu düşündüm
    ve alıntı yapmak istedim
    başlıkta bahsi geçen kızlarımız bittabi
    tipik türk kızlarını(bundan sonra ttk
    olarak anılacaktır) ifade etmektedir. bu
    bir genellemedir ve her genelleme
    kadar hem doğru hem de yanlıştır.
    (fakat bu kavramın hakikate temas
    ettiği şu deneyle ispatlanabilir: elinize
    kalem kağıt alın veya bir notepad
    penceresi açın ve arkadaşınız,
    kardeşiniz, sevgiliniz vs. aklınıza gelen
    ilk on türk kızını listeleyin ve aşağıdaki
    özelliklere sahip olup olmadıklarına
    göre değerlendirin. göreceksiniz ki
    listedeki şahısların en 7-8’i tipik
    kategoriye girmektedir. geri kalanların
    ise göçmen, izmir havalisinden ve
    kafkas ırklarına mensup olduğuna
    hayret etmeyi ise daha sonraya
    bırakın.)
    şimdi, ttk’daki mükemmellik sanrısına
    geçmeden önce ttk nedir ne değildir
    buna cevap bulmak gerekecektir:
    ön not : ttk’yı eleştirdiğimiz noktalara
    getiren şey; hepimizin yakındığı türk
    aile yapısı, kırılamayan babaerkil
    kültürel dokudur. ttk’nın yetiştirilme
    sürecinde maruz kaldığı; aile, çevre,
    toplum ve el ne der baskısı, erkek
    iştihası, evlilik dayatması, cinsel kimliğin
    ötelenmesi, töre, tipik türk erkeği
    babanın zulmü ve sair baskılar
    kızımızın-kızlarımızın pgibesini alt üst
    etmiştir. bu baskılar karşısında onlar
    da yaşayakalmak için kendilerine
    dahiyane abuk çözümler üretmişlerdir.
    biraz klişe kaçacak ama ttk; bir 3.
    dünya ülkesinde, ayağı doğunun
    bataklığında, batıya bakmakla yükümlü
    tutulmuş, bu topraklarda dişi olmakla
    lanetlenmiş bir topluluktur. aşağıda
    sıralanan özelliklerin pek çoğu bu
    lanetin çamurudur ve ona göre
    değerlendirilmesi gerekir.
    1. ttk eziktir, özgürlükten korkar, asla
    sorumluluk almaz. yetiştirilme
    çağlarında maruz kaldığı aşırı baskıdan
    mütevellit ne yapacağını şaşırmış bir
    haldedir. özgürüm diyenin de
    özgürlükten anladığı kelebek
    formatında çiçekten çiçeğe konmaktır
    (bkz: #4068620) onlarla beraber
    olmak; bastırdıkları her şeyle, tüm
    karanlık yanlarıyla, iyileşmez acılarıyla
    beraber olmaktır. ttk’dan sevgili
    yapmak demek ebedi bir hastayı
    avutmaya gönüllü olmak demektir.
    2. ttk baba travması ndan
    muzdaripdir. babasından ve
    ailesinden gördüğü baskıdan, cefadan
    kurtulmak ister ve fakat travmanın bir
    de öteki yönü vardır; aynı zamanda
    sevgi duyduğu bir insan olarak
    babasının davranış kalıplarının
    özlemini hayatında karşılaştığı tüm
    erkeklerde arar. ttk için doğru erkek,
    inkar etse de babası gibi olan bir
    erkektir. kızımız stockholm
    sendromunun esiri olmuştur. maço
    erkek arayışı baba-kız ilişkisinin
    yeniden ve yeniden üretilmesine
    hizmet eder.
    3. ttk’ların bedenleri ekseriyetle
    amorftur. boy ortalamaları 158 i
    geçmez. yüzleri asimetrik, belirgin bir
    çizgiden uzak ve çoğunlukla ablaktır.
    boyu kısmen uzun olanların dahi
    bacakları orantısız şekilde kısadır. iddia
    edilenin aksine büyük kalçaları yoktur.
    normal kiloda bir ttk’nın kalçaları
    geniş ama tahta gibidir. bel benzeri bir
    yapıya sahip değildirler.
    4. tenleri oldukça esmer olup ciltleri
    çoğunlukla bozuktur(çilli-sivilceli-
    pürüsüzlükten uzak-kalın…vs). gözleri
    albeniden yoksun bir kahverengi olup
    saçları parlaklıktan ve sağlıktan uzaktır.
    5. “kara” oldukları yetmezmiş gibi;
    kumsalda malak gibi yatmak ve
    solaryumda mazohistçe yanmak
    suretiyle hepten marsığa dönerler.
    bunu ciltlerindeki bozuklukları ve
    tüylerini gizlemek için yapmalarına
    rağmen ileri sürdükleri açıklama; bronz
    tenin daha çekici olduğu yönünde
    olur. ilginçtir; bu açıklamaya kendilerini
    de inandırırlar. gerçek şu ki ancak bir
    arap ***şağı kadar çekici
    olabilmektedirler.
    6. hepsi eninde sonunda saçını sarıya
    boyatır. bu salgından en az etkileneni
    saçına gölge attırır veya sarışın
    olduğunu iddia ederek sarışın olur(!).
    istisnasız hepsi; sarışınların daha
    çekici olduğunu, sarı saçların
    kendilerine yakıştığını, tipik türk
    erkeklerindeki sarışın hastalığı
    nedeniyle bunu yaptıklarını söylerler.
    hâlbuki biz tipik türk erkekleri,
    yeryüzündeki diğer tüm erkekler gibi
    beyaz, ince, pürüzsüz ve yumuşak tenli
    hatunları arzulamaktayızdır. dünya
    kuruldu kurulalı bu böyledir, “arthur
    schopenhauer”den bu yana da
    yüzlerce kez bilimsel olarak
    ispatlanmıştır. bu ten özelliklerine
    sahip hatunlar genellikle slav ve kuzey
    avrupa ırklarında yoğunlaşmaktadır ve
    ilginçtir bu ırkların kadınların pek
    çoğunun saçları sarıdır. iş bu
    nedenledir ki sarı saç, hatunda
    aranan özelliklerin varlığına delalet
    eden bir simgeye dönüşmüştür. işte
    ttk’nın yanılgısı buradan doğmakta,
    simgeyi esas sanmaktadır. gerçek şu ki;
    • *k rengi saçları olsa dahi beyaz, ince
    ve yumuşak bir tene sahip hatunun
    evrensel beğeniye mazhar olacağı
    açıktır ve el'an olmaktadır da. maalesef
    ttk, karaya çalan esmer ve bozuk
    cildine, sarıyla alakası olmayan kalın
    kaşlarına ve abuk göz rengine
    bakmadan saçlarını sarıya boyatmakta
    ve yine ancak üzerine sarı peruk
    geçirilmiş bir arap ***şağı kadar çekici
    olabilmektedir. bu kızlarımızın bizde
    uyandırdığı tek kanaat; basitlik ve
    ucuzluktur, başka bir şey değil.
    7. ttk çocukça hayallerin esiridir. beş
    yaşından sonra evlilik hayalleriyle
    yaşar. kendini geliştirmek, saygın bir
    meslek edinmek çoğu zaman sonuncu
    sırada gelir amaçları arasında ve ancak
    iyi bir evliliğe hizmet etmesi şartıyla
    anlamlıdır.
    8. 23-24 yaşlarından sonra tanıştıkları
    her erkeğe potansiyel koca gözüyle
    bakarlar ve bu yüzden erkeklerle
    sağlıklı herhangi bir ilişki
    geliştiremezler. (bkz: evlilik obsesyonu)
    9. erkeklerden hem nefret eder hem
    de onlarsız bir hayatı tasavvur
    edemezler. en kültürlü ve kariyer
    sahibi olanı dahi “kocam olsun da
    sinek kadar olsun” mottosunu zihnine
    nakşetmiştir.
    10. en bağnazından tutunda en özgür
    cinsel yaşantıya sahip olanına ve dahi
    en amelesine kadar hepsi ama hepsi
    ilk adımı erkeğin atması gerektiğine
    inanır. erkekten hoşlandığını, ona
    ilgisini asla ve asla belli etmez. (sebebi
    1. maddede açıklanmıştır, sorumluluk
    almazlar) bu durum sebebinden
    bağımsızlaşmış, mücerret bir slogan
    haline gelmiştir. “niye” diye dahi
    soramazsınız, bir cevap da gelmez
    zaten ama öyle den gayrı… halbuki; en
    öküz erkek bile hafif bir tebessümü
    verekliğe yormaz, tanışma yolunda
    gösterilecek abartısız ve seviyeli bir
    çabayı arkadaşlarına “bu kız iş hacım,
    motor” şeklinde yorumlamaz.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster