1. 1.
    +1
    Gün geçmiyor ki bugün de size yazmayayım. Yazasım geldi gençler ne yapayım...

    Havaların ısınmasıyla baş gösteren ve klimasız minibüs yolculuklarında hemen hemen her gün yaşanan hezeyandır. aslında senaryo şudur, sıcaktan bunalıp şikâyetlenen teyzeler camı açmaya çalışır, ancak kilidi zamanla aşınıp sıkışan cam açılmayınca şöföre "oğlum, şu kapıyı açıver azıcık!" serzenişini savurur. şöför "yasak abla, nasıl açayım seyir halindeyken? sen bana ceza mı yedireceksin öğlen vakti?" savunmasıyla bu sitemi öteler. lâkin teyze inatçıdır, "dünyanın parasını kazanıyorsunuz, bi' klima, bi havalandırma neyin takdıramadınız mı?" diye 2. raundu yeniden başlatır. şöför "la havle!" çeker ve dikiz aynasından o an ayakta dikilen kurbanını yakalayıp seslenir: "bilader, şu tavanı açıver sana zahmet!"

    O esnada söz konusu ulaşım sektöründen kopmuş, kulağında kulaklığıyla kendini müziğe verip kafasındaki sekizinci klibi çeviren genç şöförün ricasını duymaz. ama o teyze yok mu, ah o teyze! bir aim, bir gtalk, bir messenger'mışçasına duyurur o sesi, iletir o mesajı! kolunu uzatıp elemanın pantolonunun baldırından çekiştirerek tavanı işaret eder: "yavrum, hişş! açıver şu kapağı!"

    evet, işte size imtihan! eleman teyzenin derdini anlar, diplerindeki kıştan kalan kireç lekeleri ve pastan camların sıkıştığını da anlar. çevre yolunda seyir halinde olduklarından bırakın açmayı, kapıyı az bir şey dahi aralayamayan şöförün o haklı sebeplerini de anlar. yalnız tek bir şeyi anlayamaz, "ya açamazsam?"

    (bkz: http://borepunk.blogspot....n-minibuslerin-tavan.html)
    ···
   tümünü göster