1. 1.
    +1
    Gözlerin sorgusunda susar sesim
    Yüzündeki akıntıyı taşıyan nehir
    Giderim, giderim kan kusar ayaklarım
    Bir kurşun yarasını taşır giderim.

    bir bilsen,
    nasıl da kasavetsiz esiyor rüzgar,
    deli dolu kar kaplı zirvelerden
    bilirsin anlatmaya hacet yok
    bu mevsim zemheri
    ve şimdi güneş,
    çok uzak bir yerlerden doğuyor artık
    oysa güneşin tüm ışınlarını semirebilmekti dondururcasına
    ya da kavrulabilmekti ateşte.
    uzun fırtınalı yolları geride bırakırken,
    en sevdalılarımız fırtınayla kaldılar,
    o müthiş, vakur esintileriyle
    fırtınaları ve sevdaları,
    bırakırken bir firar üstünde,
    yeni kasırgalar doğuyordu bir adım ötemizde
    haince yükselen buz dağları,
    yükselirken uzun zemheri yürüyüşlerinde,
    bir sigara dumanın ısısıydı yalnızca,
    vücudumuzun yavaş yavaş donan yerinde
    karın tutuşturduğu beden yanarken dirhem dirhem,
    umutla sarılmış ütopyaların kabzası
    ve donmuşken matarada su,
    çalışmazken en ateşli silahlar,
    çıkında kalmamışken ne ekmek ne helva,
    açlığın ve susuzluğun sarmaladığı fırtınalarla,
    buz ve çığların üzerindekilere yürek,
    çok uzaklarda,
    bir hasretin ve özlemin manasındaydı
    neşterle söküp atarken umudumuzun bir parçasını
    ve toprağa gömerken onlarca ayak parmağını,
    gelecek güzel günlere
    ve o pırıl pırıl mayıs güneşine bir selamdı yolladıkları
    yel dağı`ndan gelip
    tarih sayfasında yerlerini alanlar

    Soğuk bedenimden kan damlıyor
    yüreğim tutuşmus fırtınada
    Giderim, Giderim kan kusar ayaklarım
    bir umut rüzgarıyım eser giderim...
    ···
   tümünü göster