1. 1.
    0
    Ne korkunç değil mi albayım? Evet, her şeyi
    zaman bu duruma getirdi. Aslında zamandan korkuyordum; günlerin birbirine
    benzemesini bu yüzden istiyordum. Bu nedenle yaşamıyordum, değişiklik
    istemiyordum. Beni zaman mahvetti albayım. Zamanla buluyor insan formunu. Her
    şey zamana bağlı: Yetmiş beş yetmiş altı yetmiş yedi derken insan ölüyor.
    Zaman her şeyi hallediyor değil mi? Her sözün hesabını sordum ondan, hiç bir
    sözün hesabını vermedim. Çünkü ben canavardım albayım, insan etine susamıştım.
    Çiğ et yemek istiyordum. işte sana çiğ et: Midene oturdu. Fakat ben,
    gerçekten yanaydım; bu nedenle midem bozuluncaya kadar devam ettim. Onun gibi
    kendimi korumadım. Şimdi de beden hareketlerimi yapıyorum, karın adelelerimi
    kuvvetlendiriyorum. Gelecek sefer herkesi çiğnemeden yutacağım. Çünkü taş gibi
    sertleşti midem. Geriye doğru dönelim, karın adelelerini görelim: Bir iki üç
    dört. işin başına dönelim. Beni istemedi, yeter artık dedi. Fakat onu ben
    kovdum. Çünkü as en bilirsiniz ki, en iyi savunma saldırıdır. Ben yamyamım
    albayım: Çiğ etten -insan etinden- midesi bozulan bir yamyam. Acıklı bir
    yamyam değil mi? işte benim dramım albayım! Zaman her şeyi bozuyor albayım.
    Ona kendimi göstermek istedim ve sonra da acıklı görüntümü örtmek için
    meseleyi gürültüye getirmeğe çalıştım. Fakat hatırlamıyorum albayım., Allah
    kahretsin hatırlamıyorum. Bir takım bağırmalar, ağlamalar duyar gibiyim; bir
    öfkenin, sebepsiz bir öfkenin yükseldiğini görür gibiyim. Peki ne yaptım? Ne
    söyledim?
    ···
   tümünü göster