1. 1.
    0
    ABD’nin “Strateji üreten” merkezleri

    ABD’de, Amerikan askeri güçlerini, Irak’taki zor durumdan kurtarmak için, yeni stratejilerin arastirilmasina ve üretimine geçilmis bulunulmaktadir. Üretilen yeni projelerden biri de: Bu “Büyük Ortadogu projesi”dir.

    Böylece yeni bir yapilanma da ortaya konulmaktadir. Bu proje kapsam olarak, Kuzey Afrika’daki “Fas’tan baslayarak – Pakistan’a kadar” devam etmektedir.

    Bu projenin yürürlüge konmasini saglayan ABD’nin taninmis düsünürü ve tarihçilerinden Bernard Lewis’tir. Büyük Ortadogu terimini ilk olarak o kullanmis bulunmaktadir. Böylece bu plan daha önceleri baska bir düsünür tarafindan ileri sürülen ve “Orta Asya stratejisi” olarak taninan “Birzezinski” planinin bir nevi yerini almaktadir. Veya onun baska bir varyasyonu olarak da kabul edilebilir.

    Bernard Lewis geçen yil Türkiye’ye de gelmisti. (Meclis’teki 1. tezkerenin uygulanisi esnasinda) Türkiye’ye geldiginde, Istanbul’da bir konferans da vermistir. Konferansinda, bu Büyük Ortadogu Projesini de anlatmisti. Konferans verdigi esnada: “Türkiye bu büyük orta dogunun neresinde olacaktir” sorusuna da su cevabi vermistir:

    Bu durum “Türkiye’nin durdumu uygulayacagi politikalara baglik olacaktir”. O zamanlarda düsünürün bu sözleri ise Türkiye’ye verilen adeta bir “Gizli Mesaj” olarak yorumlamisti!

    Büyük Ortadogu Projesinin hacmi

    Büyük Ortadogu Projesi: Yaklagib olarak 22 ülkeyi – genellikle “Arap Devletlerini” kapsamaktadir. Projenin boyutlari oldukça ilginç olmaktadir: Mesela Kuzey Afrika’daki Fas’tan baslamakta, sirayla Cezayir’i, Tunus’u, Libya’yi, Misir’i, Türkiye dahil Güney Kafkaslari, Afganistan dahil Orta Asya’nin bazi devletlerini, Güney Asya’yi ve Ortadogu’nun tamamini kapsami içine almaktadir (Hatta ilerideki durumda Orta Afrika’da bulunan bazi Islam ülkelerini de dahil edebilirler).

    Bu plana göre, plan içine girmis olan bu bölgeler, istikrarsizlik bakimindan, dünyanin en önemli bölgelerinden birini olusturmaktadir.

    Sovyetler’in çöküsü

    Sovyetler Birligi ve Warshowa Pakti’nin çökmesinden ve dagilmasindan sonra ortada büyük bir bosluk olusmus durumdadir. Ayrica Büyük Ortadogu içine giren ülkelerde, büyük çapta huzursuzluklar, bitmeyen küçük savaslar (Israil – Filistin), uygulanan devlet ve bireysel terör ile zulümden kurtulmak için savasan Araplar, Afganistan ve Güney Asya’daki “uyusturucu” kaçakçilari, çesitli örgütlü suçlarin islenmeleri, etnik ve dinsel ayriliklarin çekismeleri, ayrica dünyaca ünlü “Petrol, dogal gaz ve diger yer alti ve yer üstü” zenginlikleri de birlikte bulunmaktadir. Üstelik bütün bu durumlarin içinde bulunan devletler “Islam inançli halklardan olusmaktadir. Islam devletleri ise su anda zayif, genellikle kalkinmamis, sanayi, ekonomik ve askeri bakimdan büyük bir yetmezlik içinde bulunmaktadirlar. Üstelik aralarinda güçlü baglar olmadigi gibi, zaman zaman düsmanliklar da olmaktadir.

    Aslinda bir “Arap Birligi” mevcuttur. Islam Birligi Konferanslari da yilda bir yapilmaktadir. Ama bütün bu toplantilarda, birlikte hareket edecek ve bir güç olusturacak kadar cazibeli, yeterince tutarli ve birlestirici ortak ilkelere ulasilamamaktadir. Su anda kendileri arasinda, adeta zoraki bir birlik izlenmektedir. Kisacasi bu ülkeleri ileriye dogru zütürecek basarili bir lider henüz ortaya çikmamistir. Böyle bir lider ülke de henüz meydanda yoktur. Osmanli’dan sonra Islam, adeta lidersiz kalmistir. Iste simdi bu durumdaki Islam ve özellikle Arap ülkeleri büyük güçlere kolayca “Av” olabilecek durumdadir.

    Çünkü, bu ülkelerin yer üstünde fakir ve yoksul halki bulunmakta, onlarin ellerindeki topraklarinin derinliklerinde ise (Petrol, gaz ve degigib madenler olmak üzere) dünyanin en büyük servetleri yatmaktadir. Iste ABD’nin saldirilari ve bütün bu planlar, aslinda bu zenginliklerin Araplarin elinden alinmasi için yapilmaktadir.

    Medeniyetler savasi ve Islam ülkeleri

    Islam, ABD’nin selameti ve gelismesi için adeta, büyük bir “düsman” ilan edilmistir. Bu düsmanin bulunmasi, özellikle Sovyetler’in ve Demir Perdenin çöküsünden sonra ABD için adeta olmazsa olmaz durumdaydi. Aksi takdirde büyük silah sanayisi, teknolojisi, uzay gelismeleri ve diger stratejik maddelere sarf edilen bunca paranin ve milyarlarca, hatta trilyonlarca dolarlarin sebeplerini halkina izah edemezlerdi! Çünkü halk sormaktadir: ABD’nin bunca ihtiyaçlari varken, bunca sorunlar ortada dururken neden silahlanmaya ve gereksiz stratejik durumlara bu kadar masraf yapilmaktadir? Nitekim simdi bile bu sorular sorulmaktadir.

    Iste bu cevaplari hazirlamak ve zor durumdan kurtulmak için ABD’li stratejistler, bu “Sanal Düsmani” hemen bulmus ve ilan edilerek Islam’a karsi yogun propagandalar baslatmistir. Ondan sonra halki buna dogru yönlendirme oyunlari baslamistir.

    Bu durum için “Senaryo” da zaten hazir durumdaydi. Afganistan’da Ruslar’a karsi savas esnasinda 8–10 yil boyunca kullandiklari Din adami “Usame Bin Ladin’i” de ortaya koyarak, “Suni düsmanin” artik ismi de belli olmustur. Ondan sonra da üretilen diger senaryolari, artik herkes ezbere bilmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster