1. 26.
    0
    twitter'da harika ve sert bir sistem eleştirisi yapmıştır.

    bugün çağlayan'da savunma aşaması tamamlanmadan savciya esas hakkindaki mütalaa okutuldu. hukuk tarihine kazındı. 2tür dava türkiye hukuk tarihinde "kanunun geçmişe uygulanmasinin örneği" dir: yassıada ve istiklal mahkemeleri. aziz yıldırım davası davası. kafalarda kesinleştirilmiş mahkumiyete ulaşmak için yargida uygulanan tek yol; tutuklu yargılama yapmaktır. 12 eylül2010 tarihinde hukuku demokratlaştirmak için verilen oylari, babasının malı zannederek kendi keyfince kadrolaşmak için kullananlara: biz kimsenin kulu değiliz. verdiğimiz oylara yaziklar olsun, haram olsun. yargida mağdur edilenlerden iken, yargi ile gibiyönetim ve dgm benzeri yargilamalar yapilmasina yol verenlere yaziklar olsun.

    çocuklarının isimlerinin sonuna bir daha asla allah eklemesin bazıları, çünkü o çocuklardan kimlerin çikacaği belli olmuyor. bağittira bağittira siyasal ve toplumsal hayat; kolluk ve juristokrasinin keyfi uygulamalarinin korkutucu baskisi altinda kalmiştir. hiçbir yasa uygulamaya girdiği tarihten önceki iddialara uygulanamaz. mevcut hükümet geçmişe yürürlü yasa çıkarmakla kalmamıştır : sonradan çıkan yasayı, olmadığı tarihlere uygulamayı isteyecek kadrolaşmalara yol vermiş ve düzeltilmesini de istememektedir. eğer adındaki adalet kavrdıbının ne anlama geldiğini unutmuş olanlarımız var ise hatırlatayım:
    0
    1) genelkurmay başkanları anayasa mahkemesinde yargılanır
    2) yüksek seçim kurulu'nun aday olabilir dediği kişiler tutuklu yargilaniyor diye milletvekilliğinden alikonamaz.
    3) her darbe teşebbüsü ve elektronik muhtıra, bizi iktidara daha da yaklaştırmış ve bu hukuksuzlukları yapanlara şimdi teşekkür gerekirken
    o zamanlar ağizlarini açmayanlardan naylon kahramanlar çikmasi, kafamı fazlasıyla bozuyor. er kişi, güçlü olunca değil; her zaman er kişidir
    4) artık mızrak çuvala sığmıyor, eskiden eleştirdiğimiz yanlışlıkların benzerleri yargıda aynen devam ediyor. ortalık paket paket reform dolu
    dünyada içinde adalet bulunan hiçbir ülkede savunma tamamlanmadan, savci esas hakkinda mütalaa okumaz. savunmayı dinler, sonra konuşur.

    adalet bakanlığı bu tabloyla ne kadar gurur duysa azdır. savcı, savunmayi dinlemeye tahammül etmeyebilir. ama mahkeme heyeti, savcinin tarafi değildir. savunmanin tamamlanmasini sağlar. bu olay fenerbahçe ve şike olayı olmaktan çıkmıştır. tarafsiz yargi, önleyici çağdaş kolluk ve demokrat yönetim olayi haline gelmiştir.

    halen tuttukları takımlar nedeniyle bunları görmezden gelenler olabilir. gözleri açıldığında hiç olmazsa yanlarında fenerbahçe olacaktır. islah etmek / bariş ve huzur ortami sağlamak yerine başkalarini izole ve enterne etmeye kalkişanlara artik selam bile verilemez

    türkiye'nin başkenti neresidir? devletini kim yönetir? devlet görevlilerine kim nasıl tavsiyede bulunur? bunun cevaplari doğru verilmeli. hükümle birlikte tahliye edilecek, boşuna uğraşmayan diyenler haklı mı? yani yargilamalar ön ödemeli infaz rejimi mi, bunu ortaya koyacaklar. bu tür "hizmet anlayişi" ile birlikte bazi yerlere aday belirleyenler arasinda muhalif görüşteki kişilerin olması da çok ibret verici. aziz başkan metris'e fenerbahçenin başkani olarak sokuldu ancak içeride tutuldukça büyüyen halk kahramani olarak çikacak.

    tff tahkim kuruluna veya uefa'ya baskı yapmaya yaramıyor mu bu savcinin savunmayi dinlemeden mahkumiyet istemini, hakimlerin okutmasi? aziz yıldırım'ı tutuklayarak tff ve uefa'ya baskı yapılmadı mı? şampiyonlar liginden böyle mahrum edilmedi mi? şimdi de tahkim kurulu kararı üzerinde baskı oluşturmaya yeterli değil mi?

    bizim mücadelemiz polisle veya adliye ile değil; yanliş yapilanmalari sürdürülebilir sistem zannedenlerle. özel yetkili savcı ve mahkemeleri koruyup kollayanların kimler olduğunu bir daha sorgulayalım. siz mkyk'dekiler ne zaman demokrat olacaksınız. hsyk'nın oluşumu bir yana, etkinlik ve yönetimindeki birkaç isim; dgm benzeri yargılama için mi oy verdik saniyorsunuz? artık özel yetkili savcilik ve mahkemelerin vicdani yükünden, iktidar ve muhalefetiyle bütün milletvekilleri sorumludur. oy verdik yasama organi oluşturduk. birkaç kişi ve etkin gruplaşmaların iktidar ve güç benim olsundan başkaca anlamı olmayan oyunları yeter

    satilmamiş vicdani olan, kula kul olmayi reddeden, insan onurundan yana olan bütün milletvekilleri, boşverin küçük yönetimlerin hesaplarını. boşverin her olaya beyanat veren parti sözcülerini de türkiyeye bakin. ankaradaki ve kapalı sirkülasyon etrafınızdakilerden başkaca milyonlarca insan olduğunu hatırlatın parti mkyk'larınıza. biatlarinizla, teslimiyetlerinizle değil; özgürlüklerinizle insanlıklarınızla belirli yerlere değil, millete hizmet diye haykirin. bunu yapamayanlar varsa, fistan giysin oynasın. ama bir daha firat-i dicle'de, bir kurt kapsa koyunu; adl-i ilahi sorar ömer'den onu demesin. ahim dilekçesi bekliyor, aziz başkan "adalet bakanlığı süreci"ni beklememizi önerdi

    adalet bakanı da, henüz cevap vermedi; tahliye için henüz hareket yok. ama ortada bir takvim var. o işliyor, hukuk kaybediyor. adaletine güvendiğiniz insanlar, dostlarini uzun yollarda satarak iyi zamanlarinda dost olmak isteyenleri doğrularlarsa; yazıklar olsun. bir zamanlar amerika'ya bu ülkedeki yargı uygulamaları nedeniyle kaçanların, bu ülkede çoğunlukça kabul gördüğünü sanmaları yanlış hesaptır. bu yanlış hesabı göstermek, müstekbirliğe karşi direnmek en kutsal yurttaşlık görevidir. anlattıklarım gayet açık. bu adalet sisteminin yapılanışının eskisininde savunulacak yanı yoktu, yenisinin de yok. buna ak parti deyin şahsa diyorum ki; hiçbir partinin kendi döneminde demokrat yargi diye bir sorunu olmamişti. maalesef ak parti'de yokmuş. her iktidar, kendine uygun bir yargi, kendine benzeyen milli eğitim ve üniversite ve bürokrasi istemeye bayılıyor.

    askerler, kendilerine karşı ise; militarizm / askeri vesayet denilirken; kendilerine saygılı ise kutsal kişiler oluyorlar. bu ülke insanlarinin ölçüsü: kendine bağlilik veya yakinlik veya kendine "hizmet" olmaktan artık çıkmalı. bu dava bir futbol veya şike davası olmaktan çıkmıştır. demokratik insanca değerler ve özgürlükler için mücadele haline gelmiştir.

    paket paket kanunların değiştiremediği tek şey: her alandaki yobazliklar ve tarafgirlikler olmuş ve olmaktadır. hukuk lügatından sıkılanlardan, bu ülkenin insanları da fazlasıyla sıkıldı. diyecek sözün varsa, can gibintin hariç söyle de bilelim. sadra şifa konularda yasal çalişmalar yapmak yerine, makyaj konularla harcanan zamana yazik.

    hangi davayı ne zaman açacağımız konusu aziz yıldırım'ın kararına bağlıdır. savcının talebi açıkca tff ve uefa kadar, tbmm'nde özel mahkemeleri düzene sokacak çalişmalari da etkilemeye yarar. oturduğu yerden icraatı bekleyen karnı tok kişilerden bende icraat bekliyorum. bana yazı yazma da, neler olduğunu öğren önce.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster