1. 1.
    +5
    Deli Halil, ödülümü gazete kâğıdına sarıp getirdi hep. Tandır ekmeğinin buğusunda buldum, mutluluğun kokusunu.

    ilkokuldan ilk defa kızlara diploma verdiğimde, ”Güneydoğu Rektörü” gibi gördüm kendimi vicdanımda.

    Kendi ödülümü, hep kendim verdim.

    Kimseye hissettirmedim.

    Hiç gocunmadım.

    Hiç gücenmedim.


    Yirmi yıl köylerde çalıştım.

    Adım “Köy Öğretmeni” olarak tescillendi.

    Dünyaya hep, “Sevgi Penceresinden” baktım.

    Cehennemde uyumak içinde hep yorganımı hazır ettim.

    Bu dünyada üstüme hep buz yağdı da!

    Gelir diye fermanım, ”Hep boynumda urgan ile yattım.”
    Serdengeçti felsefesiyle bu günlere geldim.

    Hiç gocunmadım.

    Hiç gücenmedim

    Çalıştığım günlerin hesabını hiç yapmadım.

    1 saat, 2 saat, 10 saat, 15 saat.

    Geceleri de çalıştım çok kez.

    Bir hesabım olmadı hiç.

    Başbakan benim adıma hesaplamış.

    Meğerse ben, “haftada 15 saat çalışıyormuşum”

    Durdum.

    Düşündüm.

    Aynaya baktım.

    Kalbimi yokladım.

    Çok rahatım ben ya!

    Bu hesabın yapılışına, söylenişine;

    Öğretmenliğin değersizleştirilmesine;

    Çok gücendim çok!

    Çok alındım çok!

    Başbakanın öğretmeni de gücenmiş midir acaba?


    Öğretmenler!

    Kendinize gelin. Çok para alıyorsunuz. Yan gelip yatıyorsunuz. Maaşınızın yarısını lütfen iade ediniz.

    Ya da haftada 168+2 saat çalışınız.

    Kazancınızı helal ettiriniz.

    Bizler; “Devleti sömüren öğretmenlermişiz” meğerse.

    Gücendirmeyin başbakanımızı.

    Ama ben;

    Darıldım.

    Barışacak diye beklemeyin.
    ···
   tümünü göster