1. 1.
    0
    bu madde-mana dengesidir güzel kardeşim. tanrı'nın senin varlığına ihtiyacı olmadığı gibi, senin yokluğun da tanrı'ya ihtiyaç duymaz. yani sen bu dünyaya gelmemiş olman tanrı'yla alakalı olmazdı. tanrı insanları yarattığında, kendi özelliklerini sınırlı olarak insanlara da vermiştir. çünkü ilk cümlede de dediğim gibi, madde-mana dengesini daha derin bi ifadeyle varlık-yokluk dengesini tutturmak gerekiyodu. şuan elimizde bi elma varsayalım. elmanın olmama ihtimali, elmanın olma ihtimaliyle eşit orandadır bu yüzden bunu yaratma oluşturma gibi düşünmemek lazım. bizim varlığımız, tanrı'nın isteğiyle alakalıydı ama olmasaydık tanrı bizim olmamamızı istemezdi. buradaki dengesizliği yok etmek için de bişeylerin var olması gerekirdi. biz sınırlı aklımızla en fazla bu kadarını hayal edebiliyoruz. ama bütün denklemler tanrı'nın iradesi ve kontrolü dahilinde olduğu için, tanrı neden bu denklemi yarattı veya neden böyle bi düzen istedi bilemeyiz. ki bana kalırsa bunun sebebi "yalnızlık" veya "ego tatmini"nden çok, acziyet mantığını yaşamayı istemekle alakalı olabilir. gücün ne kadar artarsa, güçsüzlüğü o kadar tatmak istersin. bu insanlar için böyle. insan da tanrı'nın sınırlı bir kopyası olduğuna göre, tanrı da bunu istemiş olabilir. aslında sahip olduğumuz ruhların her biri, tanrı denilen metafiziksel bir bütünün parçasıdır. tanrı gücünün bir kısmını bizlere ruh olarak dağıtmış ve güçsüzlüğü yani zıtlığı bizimle yaşamak istemiştir. çünkü var olan herşey, yokluk ihtimali sayesinde vardır. tez varsa antitez de olmak zorundadır. insanlığın acı çekmesinin, rahattan huzurdan uzaklaştırılmasının sebebi de budur bence: hiçbir eksiği bulunmayan tanrı'nın, acizlik ve çaresizlik kavramlarını da bünyesinde bulundurma isteği.

    özet: tanrı bizi cennete cehenneme atmak için yaratmadı. kendi varlığını her yönden tamamlayabilmek için yarattı.
    ···
   tümünü göster