1. 76.
    0
    1. ankara konya yolu gibi bi yol düzlük ve sağı solu karpuz sergisi. yaşım çok ufak ve araba arızalanıp durduğumuzda biri bana karpuz kavun ikram ediyor. gittiğimiz otobüs mercedes 302, sigara içmek serbest. sular naylon ve üçgen p,ramit şeklinde, pipeti batırıp oradan içiyoruz. önmdeki adam koltuğunu yatırmış ve mladan döndüğümüzde muavinin kaldırdığı koltuk rahat etmemi sağlıyor. ufağım çok problem olmuyordu ama bi ferahlık var sanki. afyonda verdiğimiz molada istediğim yemeği yiyorum, kimse pahalı mahalı tınmıyor. fakat varacağımız yer kesinlikle konya değil. ya ankaraya çok sevdiğim bi akrabaya, yada uzun süredir ayrı kaldığım antalyaya ilk girişimiz yolculuğun en zevkli kısmı. binalardan hemen anımsıyorum burası artık ankara değil. (yada tam tersi)

    2. suyu sadece görüyorum otobüsle geçtiğimiz için. hava hafif kararmak üzere. yanında reno 12 var. bagajı açık. suyla uğraşan olduysa da o sırada su kendi halinde, çevresindeki insanlar kendi halinde. suya bulaşan yok.

    3. fincanı zaten önceden de görmüştüm. gittiğimiz yerde hediye olarak zütürüyoruz. kırılmasın diye annem yanına alıyor. sonra susuyorum.

    4. sene 1992 o yüzden beni oyalayacak hiç bi şey yok. okumaktan hemen sıkılıyorum annemin çantasını karıştırıyorum uyurken. belki tavuklu sandviç kalmıştır diye. anahtarı orada görüyorum. tavuk sandviçler çeyrek ekmeğe salata-lık turşusu mayonez ve karabiberle yapılmış. son 1 tane yarısı yenmiş sandviç buluyorum.

    5. ayı ormanlık alandan otobüse doğru koşuyor (sen istiyosun diye) ve biz önünden öylece geçip gidiyoruz. olay sadece benim dikkatimi çekiyor. otobüsün tamdıbına yakını uyuyor. sadece babam ve 1 kişi daha sigara içiyolar.

    6. ankaraya varıyoruz, eski otobüs garından taksiye biniyoruz. büyük halama gideceğiz. takside uyuya kalıyorum. inince babamın kucağında hafif uyanır gibi oluyorum. karşıda ki inşaatta bu yazıyı görüyorum. şimdi yorgunum ama şartlar müsayit olduğunda kesinlikle o duvarın arkasında ne olduğuna bakmaya karar veriyorum. gece uyurken bi ara uanıyorum. hala antalyada ki evimizdeyim sanıyorum ve ev bi anda yabancı geliyor hatırlıyorum. sabah oluyor kızarmışekmek kokusuyla kalkıyorum. rafadan yumurta reçel tera yağ ve yağlı bi keçi peyniriyle kahvaltımı yapıyorum. daha sonra evin yakınıda ki parka zütürüyorlar. yazılı duvarı parkın bir kısmından görebiliyorum. gidip gitmemekte tereddüt yaşıyorum ve korkarak halamı kontrol ederek usulca duvara yaklaşıyorum. duvara tırmanıyorum tam zirvesinden diğer tarafına kafamı uzatıyorum ve irice bi köpek beni görüp beni ürkütecek bi tonda havlıyor. korkup birazcık titreyerek duvardan inip halamın yanına dönüyorum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster