1. 1.
    0
    ben ağladım
    küçükken izlediğim tavşanı pitonun kafesine atılması gibi. tavşanlara karşı özel bir sevgim olmasından değil, ailelerin çocuklarıyla birlikte sırf eğlence olsun diye güçlünün zayıfı yeyip yuttuğu bu görsel şöleni alkışlayarak, evet pitonu alkışlayarak izlemesi sinirimi bozmuştu. gladyatörlerin karşısına infaz için çıkartılmış kölelerin ölümünü kutlayan roma halkı gibiydiler.

    bilgisayar ekranına bakıyorum. küçüklüğünden beri yetişkin filmlere ilgi duyduğunu ve 18 yaşında olduğunu söyleyen bir afet-i devran karşımda. ferre sektörüne atılmak için los angeles'a gelmiş. sahte bir cast ajansında tuzağa düşürülüyor ve yapımcılara göndermek için ilk deneyimini yaşamaya ikna ediliyor. yani profesyonel anlamda ilk deneyimi.

    kamera kızın yüzünü tam karşıdan alıyor. işe başladıklarında kızın yüzünün nasıl bir biçim aldığını hayretle izliyorum. olaydan zevk alıp normalde yapılması gerektiği gibi elimi kullanmak için hamlede bulunmam gerekirken birden insanın ne olduğunu, ne işe yaradığını ve bu dünyaya neden geldiğini düşünüyorum. bana kalırsa hiçbir taka yaramıyoruz. sonra, bir kadının böyle birşeye hangi pgibolojiyle, nasıl katlanabildiğini düşünüyorum. gerçi bir de ''bazılarının kadınlara yapılmasını kötü, çirkin, kaba, haksızlık olarak gördüğü şeyleri yapan ve kendisine yaptırabilen biri olmanın beni güçlü kıldığına inanıyorum" gibilerinden birşey söylemiş olan sasha grey gerçeği var ortada.

    acaba gitsem o kızın 16 yaşındaki halini bulsam, belki de mississippi'nin sulak çeltik tarlalarında elinden tutsam, ona değer versem, öperken yanaklarını ellerimin arasına alsam, gözlerinin içine uzun uzun baksam yine de ferre yıldızı olmak için hollywood'un sattığı california'ya gider miydi acaba? bunu cidden merak ediyorum.
    ···
   tümünü göster