1. 751.
    +24
    yaz tatili bitti ayrılık vakti geldi. ayrılık dediğime bakmayın artık uniye gitmek istiyordum çünkü kız arkadaşım vardı amk. tuğbayla yazın hiç görüşemedik çünkü evlerimiz bambaşka yerlerdeydi ve kavuşacaktık. bu arada yazın sürekli kendi ekgibliklerim üzerinde durdum. sürekli gözlem yaptım. bakın beyler gözlem çok önemli. bakın mesela amk kızlarla konuşamıyor musunuz, o zaman imkanınız varsa diğerlerinin kızlarla neler konuştuklarına bakın. onları gözlemleyin. eksiğiniz neyse o konuda gözlem yapın. bu da bir nacizane tavsiyem olsun, dikkate alanlara. neyse amk...

    muratla birlikte yine otobüse atladık öğrenci evimize geldik. Yine sf belirtileri başladı. Memleketimde de vardı tabi ama ortam filan yabancı değildi ve özgüven gösterilecek çok fazla şey yoktu, o yüzden daha rahat oluyordu. Ama uniye gelince tekrar başlıyordu. Çünkü murattan başka kimsem yoktu. Şöyle bir durum da var murat hayatımın sonuna kadar yanımda olmazdı. Bu yüzden hayatımı murata endekslemeden uni bitmeden bu sorunu çözmek istiyordum. Tatilde araştırmalarda yapmıştım. Yapacaklarımı tek tek yazmıştım. Neyse gelince direk tuğbayı aramıştım. O benden birkaç gün önce gelmişti herhalde (öyle hatırlıyorum). Buluştuk, kavuştuk. Yine sarılınca çok rahatlamıştım. Ama özgüvenim murata değil de bu sefer tuğbaya endeksleniyordu. Bir gün o da gidecekti ve züt gibi kalacaktım. Ama kendimi ona teslim etmiştim, mutluydum düşünmüyordum. Tuğba yavaş yavaş hastalığımı fark etmeye başlamıştı ama tatil girince muhtemelen unutmuştu birçok şeyi. Herhalde kendi kendine böyle bir şeyin olmadığını, kendine öyle geldiğini düşünüyordu. Fakat benim her bir hareketime başka bahane bulmam (ellerimin titremesi kalpten, konuşamamam soğuk insan oluşumdan, çok lüks yerlere gitmemem parasızlıktan, onun ortamlarına çok girmemem arkadaşlarını sevmemem), beni çok sorunlu biri yapıyordu. Ya bu sorunları aşmalı yada Tuğba ya bi süre sonra elveda demeliydim. Ama ben bunları göz ardı edip kendimi kaptırmış gidiyorum.
    2 nci senenin ilk ayı geçti, tuğbayla aramız biraz soğumuş gibiydi ama düzeldi sonradan. Derslere beraber gidiyor, kütüphanede beraber ders çalışıyorduk. Gözü çok yükseklerde bir kız değildi, mütevaziydi ama yine de gezip eğlenmek, yeni şeyler yaşamak istiyordu (ciks diyenin amk). Bir gün Tuğba yı bize çağırdım, gece bize gelecekti (ciks diyenin yine amk). Alkol filan içmiyordum biliyordu, o yüzden masum masum takılıcak, özgür özgür yiyişecektik. Daha önce sadece yanağından öpmüş olan ben kızı kaçırmamak adına biraz ileri gitmem gerektiğini anlamıştım artık. Çünkü bana kalsa hayatımda hiçbir kızı öpmemiş olan ben, öpüşmekten korkar olmuştum. Heyecan dorukta akşam tuğbanın gelmesini bekliyordum. Saat 8 de gelecek, 1 e kadar geri dönecekti. Yurtları 1 de alıyordu en son. Heycanlanmam filan da sadece öpüşmekten he başka bişeyden değil. Açtım neti öpüşme teknikleri filan mal gibi şeylere bakıyorum ehehe neyse saat oldu 8
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster