+5
-1
bende 5 ay kadar çalıştım o tur şirketinde, sezon sonunda banada yol verdiler. hazı dağ dayanmaz derler. bizim ki tepeceik bile değil 2 ay sonra ne tak yiğeceğimizi şaşırdık. feyyaza gene arada para geliyodu ama bi gibe merhem olacak miktarlar değil. iş bakıyorum yok. evlere temizliğe mi gideyim aq, huurluk mu yapayım. *
en son hiç unutmuyorum evde sadece 5 tane yumurta vardı ekmek alcak para yoktu. bakkaldan veresiye ekmek alıp onu yedik. eskişehirde düzenim çok yerindeydi. aman aman para kazanmıyodum ama hayatım güzeldi orada. feyyaz sürekli yeni fikirlerlerle geliyodu ama 15 yaşında çocuğa anlatsan olmayacağını anlar.
annesine yalvar yakar kredi çektirdi, dükkan tuttu 1 tane kale içinde.
tuttu dükkanı bana gösterdi allahım aklımı kaçıracaktım. güleyim mi alayayı mı şaşırdım. kale içinden çıkınca bi pasaj tabildot-döner tarzı yemek yapan ucuz lokantalarla doludur, bilen bilir. onun 2 sokak arkasında dükkan tutmuş. en az feyyaz kadar içici bi döner ustasıylada kafa kafaya vermiş. öz kavak pansiyonun sahibinide ortak yapmış. ya zaten o sokkatan günde 5 kişi geçmez. hadi el ilanı daat, reklam yap, tabela koy sağa sola, yok saçma sapan bi yatak koydu yukarıya. usta orada uyuyo dükkana bi gelen bi daha gelmiyo. yemeklere feyyaz'da yardım ediyo. elinden gelirdi aslında öyle şeyler, ama orada gene keyiflerine bakıyolar. 7 gün açık dükkan, feyyaz içerde 7 gün ustayla kafası dumanlı sarhoş. bi gün gittim orada ki komi bakıyo kasaya, feyyazın yukarda konuşacak hali kalmamış, saat daha akşam 7.
eve döndüğü zaman da, işlerin iyi gitmeye başlayacağından. bilmem ne olursa yırtacaklarından bahsediyo durmadan. adam resmen hayal dünyasında yaşıyordu. feyyaz'a 100.000 lira para versen 2 sene de yok edebilirdi o parayı. ama iş yaparak. oturup yesen en az iki katı süre geçinirsin aslında. durmadan annesine ev satırmaya çalışıyodu bide. sanki çekilen sefaletin sorumlusu o evler aq. sürekli bundan yanada dertliydi. bu işin olmayacağı başından belliydi ama feyyazın anlaması 5 ay kadar sürdü. önce pazsiyoncuyla hırlaşmaya başladı. adam krık prinç alıyomuş bilmem ne. kendisi şansız bahtsız bi insan, çevresinde de hep kötü adamlar vardı ona göre.
dükkan kapandı. melehat teyze daha fazla dayanamadı ve ankara emekte bir evi satıp parasının bi kısmını feyyaza gönderdi. oralarda galericilik yapan arkadaşları vardı. ne zaman içki içsek, feyyazın aklına hep yatmıştır o işler. değişen ne oldu hiç bi şey araba pazarında bira içmeye başladı bu seferde. diyorum ya öle bi ticari zekası vardı ki, parayı yesen daha yavaş yok olucak şekilde eritirdi.
ankaraya gidip gelmeye başladı. antalyadan alıyodu bi araba zütürüp anlkarada satıyodu. onun dışında herkez en kötü evini geçindiriyodu ama biz gene ana parayı eksiltiyoduk sadece. sonraları öğrendim markası modelini bilmiyorum ama bi rabayı binin birine hiç lafa söze güvenip yarı fiyatına teslim etmiş. adam kaybolmuş böle işte. en başlarda 2-3 arabaya ortak oluyoken en son şahin-reno alıp satmaya başladı. lan 1-2 kere konuşmaya çalıştım lafda girmiyodu beynine. feyyaz vallaha kötü biri değildi en başında, ama içip sıçtıkça iyice avelleşti.
en son aldığı bi arabanın beynide galiba bi şey varmış 2 ortak aldılar. bursaya gitti 3-4 gün gelmedi azcık bi para vardı. birazda sigaralık bırakmış. çıktım 4-5 tane bira aldım sigarayı içtim biraları içtim koltuğa oturdum kızım dedim napıyosun??
çıktım dışarıya aslı vardı antalyada arkadaşım. onu aradım ışıklar tarafında buluştuk. öle az biraz anlattım. onun da durmu iyi değilmiş. bira içtik beraber onun evine gittik. erkek arkadaşıyla kalıyo. evin tavanı neredeyse kafamıza değecek kadar alçak.
rakı içtim onlarda da biraz. beni eve bıraktılar sonra. arabaları var bide uno. ay herşey ufak tefek sıkış pıkış eve geldim ev üstüme üstüme geliyo. feyyaz telefon açtı arabayı orada satıp dönecekmiş.
Tümünü Göster