s o s y a l f o b i y i y e n i n

yazıya devam ediyorum.

çakal dediğiniz, beğenmediğiniz dalga geçtiğiniz o emsiler, muallakler dışarıda cirit atarken, yolda gördüğü adamla bile samimim arkadaş olabilirken sizin neyiiz ekgib lan? neyiniz ekgib söylesenize.. onlarda beyin yok, kafa yok, zevk yok, bazılarında inaç yok. sizde hepsi var ama bekliyosunuz ki o "yoldan geçen adam" gelsin sizin apartmana veya siteye girsin, bilmemkaçıncı kata çıksın da size selam versin.

hadi ordan.!

in aşağıya, in o lanet olası evden..

ne yapacağını söyleyeyim mi? gez, gezerken de kesinlikle aklından " şunu yapsam mı, yapsam nasıl olur acaba" dediğin şeyleri kesinlikle yap.

mesela bak örnek vereyim,

evden çıktın, aşağıda fırının önünden geçeceksin. fırıncı da kapının önünde oturuyor ve gelene geçene bakıyor. tabi sana da baktı, göz göze geldiniz. esnaf gözünü pek kolay kaçırmaz, sizden selam bekler; siz gözünüzü kaçırırsanız onlar da kaçırır. siz gözünüzü adamdan ayırmayın.

hemen şu düşünce gelecek aklınıza " selam versem mi ,yoksa hiç söylemeden geçsem mi?"

"selamünlaeyküm ustam, kolay gelsin" diyeceksin ve geçeceksin.

adam sana "ve aleykümselam kardeş sağolasın " diyecek.

bak hem selam verdin, hem selam aldın hem konuştun.

ama en önemlisi, "aklından geçeni yaptın", evet her zaman aklında bulunan ama hiç harekete geçirmediğin dürtülerden birini harekete geçirdin. işte olay bundan itibaren başlıyor beyleeeer.