ağustosun sonlarındayız... sene 2009 daha. üniversite sınavlarına asıl çalışmam gereken dönem başlıyor. öyle ya da böyle biraz çalışıp biraz çalışmayarak buraya kadar geldim. önümde uzun 1 sene var.hem okul hem dersane... zorlu bir maraton. hepimizin koşması gereken. lanet sistemin çarklarından birisiyiz ne yazık ki.neyse.

dersaneye başlayacağımız ilk gün mirayla erkenden buluştuk.ben yeni insanlar tanıyacağım için heyecanlıydım. miraysa bu havada dersaneye gideceğimiz için her dakika küfür ediyordu. okulda hiç ortamım olmamıştı, belki dersanede çok iyi insanlarla tanışıp lanet olası derslerden azda olsa onlar sayesinde uzaklaşabilirdim. halil ve miraydan başka arkadaşım yoktu.ha birde onur tabi. gerçi onur ben mirayla sevgili olduğumdan beri pek bizimle takılmıyordu orası ayrı. yeni insanlarla tanışmak, arkadaşlık kurmak benim için iyi olur diye düşünüyordum.

dizlerimin üstüne gelen şirin bir elbise ve babet giymiştim. miraysa benimle aynı heyecanı paylaşmadığı için kot pantolon giymeyi tercih etmişti. onun için dersane sadece bana yakın olabilme ve eğlence demekti. benimse 'gelecek savaşım'.içimde çocuksu bir heyecanla dersane kapısından içeri girdim. merdivenleri ağır ağır çıkıyordum. yanımda sevgilim vardı ama kim bunu anlayabilir ki?sınıfımızı öğrendik müdür yardımcısından. havalı havalı yürüyoruz sanki oranın en güzel kızı bizmişiz gibi (: elimde sadece bir defter var. tanışma falan filan olur öyle geçer bugün diye düşünüyordum ama yinede yanıma defter almıştım.

ve sonra o sınıfın kapısını açtık. yepyeni insanlar vardı karşımızda... bir anda tüm gözler kapıya dönmüştü doğal olarak. şöyle oturabilirsiniz dedi hoca.en öne çöktük mirayla...