1. 26.
    0
    Tağalp: Dağ gibi yiğit
    Talas: Yelin kaldırdığı toz; kasırga, fırtına
    Talay: Dal gibi ince, Ay gibi güzel; çok büyük göl, deniz
    Talaz: Dalga, kasırga, fırtına.bkz. Talas
    Talu: iyi, güzel, seçilmiş, seçkin
    Tamar: Bkz. Damar
    Tamay: Dolunay, ay'ın dolgun durumu
    Tamer: Bütünüyle yiğit, tam yiğit
    Tamerk: Tam güçlü, özerk
    Tan: Güneş'in doğmasından önceki zaman, şafak
    Tanalp: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
    Tanay: Şafak kızıllığının Ay'ı, şafak vaktinin Ay'ı
    Tanberk: Şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse
    Tanbey: Şafak beyi, şafak vaktinin beyi
    Taner: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
    Tanerk: Şafak gücü; güçlü şafak
    Tangör: Şafağın doğuşunu gör
    Tanıl: Herkesçe bilin, ünlen, tanın
    Tanju: Yücelik, ululuk, Çinlilerin Türk hakanlarına verdiği unvan, Kağan, hakan, hükümdar. Bkz Tanyu
    Tankut: Uğurlu şafak vakti; şafak uğuru; kutlu şafak
    Tansel: Şafak vaktinin seli
    Tansoy: Şafak gibi güzel soydan kimse
    Tansu: Şaşkınlık verecek denli güzel şe, olağanüstü şey, insanları Hayran eden ve doğaüstü sayılan olay, mucize
    Tanyel: Şafak vaktinin yeli
    Tanyer: Şafağın doğduğu yer
    Taran: Tarla, geniş toprak, geniş yer
    Tarhan: Soylu kimse, bey varsıl kimse
    Tarkan: Eskiden bey, vezir gibi kullanılmış bir san; saygıdeğer kimse; Dağılmış bir durumda olan, karmakarışık, incin
    Taşan: Yükselerek bulunduğu yerin kıyısından aşan, kabına sığmayan
    Taşar: Kabına sığmaz, coşar, coşkun
    Taşkın: Taşmış bir durumda olan, coşkun; su baskını
    Taylan: Uzun boylu ve yakışıklı kimse
    Tekant: Tek yemin
    Tekay: Biricik Ay,
    Tekin: Bir tane, biricik, bir benzeri daha olmayan; beyoğlu, yiğit şehzade
    Teoman: Hun imparatoru Mete'nin, yani Oğuz Han'ın babası
    Tınaz: Ot ya da saman yığını; ekin yığını, yığı
    Timuçin: Büyük Moğol imaparatorluğu'nun kurucusu Cengiz'in asıl adı
    Timur: Demir; Timurlenk, aksak timur da denilen ünlü Türk-Moğol imparatoru, yıldırım Beyazıt' tutsak eden kimse
    Tokcan: Doymuş kimse
    Toker: Gözü gönlü tok yiğit
    Tolga: Savaşta askerlerin başlarına giydikleri demirden yapılmış koruyucu başlık
    Tolonay: Dolunay, Ay'ın on dördündeki durumu
    Tolun: Dolgun, dolun, bedir
    Tonguç: Ilk çocuk; çocuk
    Toprak: Toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla çürümüş organik Cisimlerden oluşan ve üzerindeki bütün canlılara yaşama ortamı sağlayan madde; kara; ülke, yurt; topraktan yapılmış
    Toros: Anadolu'nun güneyinde, Akdeniz boyunca uzanan ünlü sıradağ
    Toygar: çayırkuşu, tarlakuşu, torgay, turgay
    Tuna: Karaormanlardan doğup Karadeniz'e dökülen, Abrupa'nın Volga'dan sonra en uzun ırmağı
    Tunacan: Sevgili Tuna, can Tuna
    Tuncel: Tunçtan yapılmış el
    Tuncer: Tunçtan yiğit, tunç gibi sağlam yiğit
    Tunç: Bakır, çinko ve kalayın karışımından oluşan, pirince Benzeyen koyu kızıl alaşım
    Tunga: Alper Tunga adlı söylence yiğidinin adından biri; yiğit, güçlü; Kaplan türünden yırtıcı bir hayvan
    Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim
    Türkcan: Can türk, sevgili Türk
    Türker: Yiğit Türk, er Türk
    Türkmen: Oğuz Türklerinin bir kolu ve bu koldan olan kimse
    U

    Uca: Ulu, yüce, yüksek, erişilmez
    Uğur: insana iyilik getirdiğine inanılan doğaüstü güç ya da bir iyiliğin muştucusu sayılan herhangi bir belirti; iyilik kaynağı olan şey
    Uğuralp: Uğurlu yiğit
    Ulaş: ("Varmak, ardından koşup yetişmek" anldıbına gelen "ulaşmak"tan Buyruk) yetiş, eriş
    Ulu: Çok büyük erdemleri olan, yüce; erişilmez derecede yüksek ve büyük;
    Ulualp: Yüce yiğit, ulu yiğit
    Ulubay: Yüce ve zengin kimse
    Uluhan: Yüce kağan
    Umay: Hint Okyanusu adalarında bulunan güvercin büyüklüğünde Zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinde Uçtuğu kişiye zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan masal kuşu, devlet kuşu, devlet kuşu; tanrıça
    Umut: Ummaktan doğan iç erinci, umulan şey, ümit
    Ural: Asya'da bir sıradağ; bu sıradağlardan çıkıp Hazer Denizi'ne dökülen bir ırmak
    Utkan: Ateşli kan, od kan
    Utku: Birçok emek ve çekinceli uğraşmalar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
    Uygar: Uygarlığın olanaklarından yararlanan ya da böyle olanakları olan bir ülkede yaşayan
    Uygur: VII. Yüzyılda Orta Asya'da büyük bir devlet ve uygarlık kurmuş olan Türk ulusu ve bu ulustan olan kimse
    Uysal: Yumuşak başlı, söz dinler, söz anlar, uyar
    Uzay: Bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk
    Uzel: Usta el, becerikli el, işe yatkın el
    Uzer: Becerikli yiğit
    Ü

    Üçer: Üç yiğit
    Ülgen: Ulu, yüce, yüksek, sağlam; iyilik tanrısı
    Ülkü: Kişiyi umut içinde yaşatan, ulaşılmaya çalışılan yüce dilek, amaç, erek
    Ünal: Ad sahibi ol, ünlen, tanın
    Ünalan: Ad sahibi olan, ünlenmiş kişi, ünü olan kimse, iyi ad sahibi
    Ünalp: Ünlü yiğit
    Ünay: Ünlü ve ay gibi kimse, ünü olan Ay
    Üner: Ünlü yiğit
    Ünlü: Herkesçe tanınan, ün salmış olan, tanınmış
    Ünol: Şan ol, ünlü ol
    Ünsal: Her yana adını duyur
    Ünver: Her yana adını duyur, çok tanınmış biri ol, ünlen
    Ürkmez: Korkmaz
    Ürün: Doğadan elde edilen yararlı şey
    V

    Varan: Giden, varan
    Varlık: Var olan her şey; önemli, yararlı, değerli şey; var oluş; para Mal, mülk ve genel olarak zenginlik Varol her zaman yaşa
    Vural: Vurarak al, vurup al.
    Vurgun: Vurulmuş çok sevmiş kimse, tutkun
    Y

    Yağan: Yağış
    Yağız: Koyu buğday rengi, esmer
    Yağızalp: Esmer, yiğit, karayağız yiğit
    Yalaz: Ateş dili, ateşin her yana uzanan dili, yalım, alaz
    Yalazalp: Yalımlı yiğit, yalım gibi yiğit
    Yalçın: Düz, çıplak ve dik; düz, kaygan, sarp, dik
    Yalçıner: Sarp yiğit, dik yiğit
    Yalgın: Ilgım, serap; aşı kalemi almaya ve aşılamaya elverişli ağaç, çiçek
    Yalım: Ateşin dili, alaz, yalaz, yalaza, alev
    Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz
    Yalınalp: Katışıksız yiğit, sade yiğit
    Yalkın: Yalnız, tek, tek başına; ince, zayıf
    Yalman: Düz, çıplak ve yassı taş; mızrak ucu; dik, sarp, yalçın
    Yamaç: Dağın eğik yüzeyi, eğik yanı, bayır; karşı
    Yaman: işbilir, kurnaz, becerikli
    Yankı: Sesin bir yere çarparak dönmesiyle duyulan ikinci ses
    Yavuz: Çok sert, yaman, yürekli, korkusuz
    Yavuzalp: Korkusuz yiğit, yaman yiğit
    Yenal: Yenerek al
    Yener: Oyun, yarış, savaş gibi şeylerde karşısındakine üstün gelir
    Yengi: Üstün gelme, yenme, utku, zafer
    Yetkin: Yetişkin, olgunlaşmış, erişmiş
    Yıldıralp: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit
    Yıldıray: Parıldayan Ay, ışık saçan Ay
    Yıldırım: Büyük bir ışıkla gürültü çıkararak hava ile yer arasında olan elektrik Boşalması, şimşek; Osmanlı imparatoru Yıldırım Beyazıt'ın adından
    Yiğit: Güçlü ve yürekli; delikanlı, genç, genç adam
    Yiğitalp: Yiğitler yiğidi, erler eri
    Yiğitcan: Güçlü ve yürekli kimse
    Yöntem: Bir işte tutulacak yol, ereğe ulaşmak için tutulacak özenli yol
    Yurdakul: Yurda hizmet eden, yurda kul olan kimse
    Yüce: Yüksek, büyük, erişimez, ulu
    Yücel: Yüce bir duruma gel, yüceleş, büyüdükçe büyü, yükseldikçe yüksel, Büyük ol, ulu ol
    Yüksel: Yükseklere çık, yücel; ilerle
    Z

    Zafer: Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme
    Zahit: Parlak yıldız
    Zahir: Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında
    Zekai: Zeka ile ilgili
    Zekeriya: Erkek - Bir peygamber
    Zeki: Çabuk anlayan, kavrayan
    Zeynel: Zenelabidin'in kısaltılmışı
    Zihni: Akılla ilgili
    Ziya: Aydınlık, nur
    Zobu: Itiyarı, delikanlı; hovarda
    Zorlu: Güçlü; tuttuğunu koparan
    Zobu: Itiyarı, delikanlı; hovarda
    Zorlu: Güçlü; tuttuğunu koparan
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster