beşiktaşlı panpalarım gelin hele bi

ihsan kalkavan(eski beşiktaş yöneticisi)

yaptıklarını şimdi yapmış olsa şu ünvan ile anılırdı;
şikeci.
ama o vakitler ettikleri marifet sayılıyor, orada burada övünçle anlatılıyordu.
gerçi vakit hala dolmuş değil, hala bu ünvanı "gururla" kullanabilr.

şikeci denilen zalad'tan gelsin:
"beşiktaş yöneticisi ihsan kalkavan bana teşvik primi vaadetti"
acep dava etmiş mi zalad'ı muhterem kalkavan,
neyse.

"önceleri" teşvik primi şikeden sayılmıyordu, bu arkadaş da "kime ne, verdimse ben verdim" ayaklarına yatıveriyordu.
arkadaş arasından falan bile değil televizyonlarda söylüyordu bu lafları.
gerekçesi de "adamlar iyi oynasın diye para veriyorum, kötü oynasınlar diye değil ki" gibi bi' şeydi.
tabii bizim gazeteciler hiçbir şey olamadıkları için gazeteci olduklarından şunu soramıyorlardı;
"iyi de sayın kalkavan, para vermeyince iyi oynamayacaklarsa oynamayacak olanlar mı namussuz, para vermeyen rakibiniz mi akılsız".
tarih kitaplarını açın bakın,
kazananlar hep haklıdır;
kaybetmek şeref ekgibliğinden ibarettir.
tarihin böyle öğretildiği ve ne yaparsa yapsın bazılarının hep mazlum olabildiği bir ortamda zeytinyağı kişilik her daim makbuldür tabiii.
hayırlı olsun mirim,
allah bile zorlanır affetmeye böylelerini.