seda üzerindeki gerginliği atmıştı artık bana daha içten davranıyordu. halili seviyorsun değil mi diye sordum evet çok mu belli ediyorum demişti. birbirinize bakışınız bile farklı umarım hiç ayrılmazsınız dedim... umarım dedi şarabından bir yudum aldı. halilin paketi nerede bir sigara içeyim dedim çantamdaydı dur dedi sigara getirdi o da yaktı bir tane... keyifliydi. biraz konuştuktan sonra halil hadi kızlar sofrayı hazırlayın dedi kalktık kendi çapımızda güzel bir sofra hazırladık... yemeğimizide yedikten sonra güzel bir film izlemeye karar verdik. laptopu getirdim ikili koltuğa üçümüz sığıştık. ortada halil oturuyordu laptopu sehpanın üzerine koyduk. ardından beraber film seçtik ve izlemeye başladık.

"Mathilda: Seni kaybetmek istemiyorum,Léon.

Léon: Beni kaybetmeyeceksin, Mathilda. Bana yaşama zevki verdin. Mutlu olmak, yatakta uyumak, kök salmak istiyorum. Tekrar yalnız kalmayacaksın, Mathilda. Lütfen, şimdi git bebeğim, git. Sakinleş. Aşağı in. Git. 1 saat sonra Tony'nin yerinde buluşuruz. Hepsini temizleyeceğim. Seni seviyorum, Mathilda.

Mathilda: Ben de seni seviyorum, Léon."

bir çok repliği ezberimde yer etmiş olan film... muhteşemdi. tıpkı ağır romanın son sahnesinde hep yek diyen müjde ar gibiydi leon'un hayata veda edişi. mathilda'nın saf duyguları nefesimi kesmişti. seda daha bi sıkı sarılmıştı sevgilisine. ağlamamak mümkün değildi... yalnız olduğumu iliklerime kadar hissetmeye başlamıştım. film sona erdiğinde kendimi garip bir boşluğun içinde buldum. duygularım alt üst olmuştu nedense. ikisini sarılırken görmek, sedanın halilin boynuna öpücükler kondurması, kokusunu içine çekmesi benim moralimi bozuyordu. şarap bittiğinde seda yarın erken kalkacakmış zaten sizde yatarsınız fazla geç olmadan deyip yatmak için müsade istedim. onları başbaşa bırakmalıydım, doya doya sevsinler birbirlerini... ayrı odalarda yatmayacakları belliydi benim odamda yatabilirsiniz yer yatağıda var deyip yatak odasına doğru yol aldım... onları öyle görmek canımı yakmıştı.