1. 26.
    0
    Otuzuncu kuşaktan büyük dedenizle evlenen büyük anneniz, birbirleri ile değil de, başka birileri ile evlenmiş olsalardı, bugün hayatta siz değil, başka birisi olacaktı. Yine 29uncu, 28inci, 27nci, vs. kuşaklardaki büyük dedeleriniz ve büyük anneleriniz birbirleri ile evlenmeselerdi ve nihayet anneniz ve babanız birbirleri ile evlenmeselerdi, bugün hayatta siz değil, başka biri olacaktı. Annen ve baban birbirleri ile evlenmiş olmalarına rağmen, senin dünyaya gelmene neden olan döllenme olayı tam da o gün, o saat, o anda olmasaydı ve milyonlarca spermden yumurtayı dölleyen "o" sperm olmasaydı, bugün dünyada siz değil, başka biri olacaktı. Öyle olsaydı, o kişi ve onun dünyada olması da hiç yadırganmayacaktı...
    Bu dünyaya gelmiş olmak, bir yaşam şansına sahip olmak, katrilyonlarca kere katrilyonda bir şanstır ve her birimiz bu olanaksız şansı yakalamış bulunuyoruz. Hayatı iyi yaşamak, arzu ettiğin ve umduğun şekilde yaşamak, sağlıkla yaşamak elbette önemlidir ama bütün bu "yaşam" şansına neden olan zincirin gerçekleşmiş olmasını ve nice kötü şartlarda hayatını sürdüren insanlardan daha iyi şartlarda olmayı, geri kalan tüm olumsuzluklara veya olumsuzluk olarak nitelendirdiğimiz olaylara rağmen hayatımızı sürdürüyor, bu şansın bize tanıdığı "hayat" denen tecrübeyi yaşıyor olmayı hakettiği "olağanüstü" yere koyarak, hayat hakkındaki yorumlarımızı buna göre yapmalıyız diye düşünüyorum. Hayata hiç gelmemiş olsaydık, elbette ne bunun farkında olurduk ne de buna üzülürdük. Çünkü, zaten olmamış olurduk. Ee, böyle bir şansı yakalayıp, "yok şöyle olaydı, hayır böyle olaydı" gibi şımarıklıklarla kendimize zehir etmek ne kadar akıllıca? Şunun şurasında mucize kabilinden elde ettiğimiz sınırlı, sonlu bir hayatımız var ve biz onu ıvırla zıvırla, ağlamakla, kahretmekle, üzülmekle, küsmekle, harcıyoruz.

    Harcamayalım.
    ···
   tümünü göster