0
yirmi sekiz yaşındayım. babam geçen sene (6 mayıs 2011'de) akciğer kanserinden öldü, annem de yok benim için, üç yıldır görüşmüyoruz annemle.
hayatımda bir tek bir kız arkadaşım var benim için şu an. onunla da yaklaşık bir yıldır görüşüyoruz. başı kapalı. hiç kimsenin yanında hissetmediğimiz kadar rahat ve olduğumuz gibi hissettiriyoruz birbirimizi. çok seviyorum. o da beni çok seviyor. hasılı, çok güzel bi ilişkimiz var.
işin bir tek ve kocaman taktan bir tarafı var, ailesi alabildiğine yobaz, alabildiğine tutucu ve mantıksız insanlardan oluşuyor. üç abisi, bir de ablası var. hepsi de en koyu akepeliden daha koyu dinci. bu yüzden ilişkimizi gizli yaşıyorduk iki hafta öncesine kadar, ailesinden hiç kimse bilmiyordu yani görüştüğümüzü. iki hafta önce "baba, kurstaki bir öğretmenim benimle evlenmek istediğini, niyetinin ciddi olduğunu, seninle tanışmak istediğini söyledi" diye babasına açıkladı durumu. "içki içene kız vermeyiz" , "namaz kılmıyorsa kapımızın önünden bile geçmesin" gibi şeyler demiş babası da. "bu özellikleri bize uyuyorsa gelsin bakalım tanışalım" demiş.
gittim babasıyla tanıştım, beğendi beni, namaz, alkol ve kızıyla görüşme konuları haricinde yalan söylemedim. o yalanları söylerken de beni orada daha fazla günaha soktukları için içimden küfrettim kendilerine. ne yaşadıysam bir bir anlattım. normalde en yakın arkadaşlarıma bile anlatmadığım şeyleri bile uzun uzun anlattım sırf dürüst olmak adına. hiçbir şey saklamadım.
"delikanlı seni bi araştıralım bakalım" dedi bana babası. son iki haftada sülalemizin dışından yaklaşık on farklı kişiye sormuşlar hem beni, hem de babamı, "bunlar kötü insanlar" diyen bir kişi bile çıkmamış. tabi araştırmaya devam etmişler, illa bi tak bulacaklar ya... bu dünyada kimi araştırırsanız araştırın, hakkında kötü şeyler söyleyecek bir kaç kişi bulursunuz. onlar da bulmuşlar tabi ki. eski dükkan sahibimize ulaşmışlar nasıl ulaşmışlarsa.
babam kanser hastası olduğunda iflas etmiştik. yaklaşık bir yıl boyunca da hem hastalıkla uğraşmaktan, hem de belki bir gün babam iyileşir, tekrar işlere başlarız umuduyla dükkanı boşaltmamış, dükkan kirasını da verememiştik. bu yüzden dükkan sahibi, babam öldükten sonra "ben hakkımı babana helal etmiyorum" demişti. o gün söz vermiştim kendime, "inşallah ilerde güzel para kazanırsam babamın borcunu ödeyip, hesabının öbür dünyaya kalmaması için dua edeceğim" diye.
bu anasını avradını gibtiğimin dükkan sahibi, kız arkadaşımın babasına demiş ki "oğlunu tanımam ama babasını tanırım, babası da dolandırıcı, kavgacı, gürültücünün tekiydi, öldü de kurtulduk. babası dolandırıcı olanın oğlu da dolandırıcı olur, kız verilmez ona" demiş.
kız arkadaşım anlattı bunları bana. babası "böyle bi adamın oğluna kız mı verilir, ben izin vermiyorum evlenmenize, yarın arayıp söyleyeceğim cevabımı, hayır diyeceğim ve sen de bir daha görüşmeyeceksin bu çocukla, ben ne dersem onu yapacaksın" demiş.
buradan kız arkadaşımın babasına sesleniyorum; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyorsun, zulmediyorsun bana insafsız, anlayışsız, yobaz herif! allah seni bildiği gibi yapsın!