1. 1.
    0
    büyük tanrı, efendi enki tarafından çağırılıyorsun. korkma çünkü kutsandın. seni alıp göğe çıkartmaya ve onunmagan ülkesinde, magan nehrininortasında adanın ustunde, savakların oldugu yerdeki meskenıne zütürmeye geldik.ve onlar konusurken, kasırga ateşten bir atlı arabaymışcasına kendını yükseltip gitti. her biri bir elimdentutup beni kaldırdılar, beni yer ve gök arasında kartalların süzüldükleri gibi hızla tasıdılar. topragı vesuları, ovaları ve dalgaları görebiliyordum. beni, büyük tanrının meskenınin girişindeki adanın üstündeyere indirdiler. ellerimi bıraktıkları anda daha once eşini benzerini görmediğim bir parlaklık beni sarıp yereçaldı; yasam nefesim boşalmışçasına yere yıgıldım. adımı çağıran bir sesle, sanki en deri uykudan uyanırmısçasına kendime gelmeye basladım. kapalı bir mekanın içindeydim. karanlıkta ama bir ışıltı da vardı. sonra adım, sesleri en derin tarafından bir kezdaha soylendı. sesi duyabiliyor olmama ragmen ne nereden geldiğini görebildim ne de konusanın kımoldugunu. buradayım, dedim. derken bu ses bana şöyle dedi: adapa’nın evladı enduupsar, yazıcım olasın, sözlerimi tabletlereyazasın, diye seni seçtim. aniden, bu mekanın bir kısmında bir parlaklık peydah oldu. yazıcılara has bir çalışma yeri gördüm: bir yazıcı masası ve iskemlesi; ayrıca güzelce biçimlendirilmiş taş tabletler vardı. ama ne kil tablet ne de yaşkil kabı gördüm. masanın üstünde sadece bir yazı kalemi duruyordu; parlaklıgın ıcınde hiçbir kamış yazıkalemine benzemeyen şekilde duruyordu.
    ···
   tümünü göster