1. 6501.
    +11
    Peki ya savaş meydanında kalan ölüler ne olacaktı? Yakılıp yıkılmış ağaçlar, evler.. kana bulanmış çimenler?..

    Sordum..onu da sordum, “peki hiç mi anılarınız gelmeyecek aklınıza? Birbiriniz gördüğünüzde hiç mi hüzünlenmeyeceksiniz? Aklınız hiç mi karışmayacak? Üzülmeyecek misiniz? ” dedim..

    Nilay,

    “benim aklıma sadece, büyük çoğunlukta olan güzel anılar gelecek, onlar da beni üzmez, aksine mutlu eder, tolgayı her gördüğümde, her konuştuğumda, tekrar ve tekrar ne kadar iyi bir arkadaşa sahip olduğumu hatırlarım, geçmişle ilgili minnet duygum daha da artar (:”

    Tolga yine gözleriyle teşekkür etti nilaya, biraz mahcup olmuş göründü hatta,

    “ben de üzülüp efkar bağlayacağımı düşünmüyorum.. aksine Allaha, böyle güzel insanların varlığını ve beni bulabileceklerini gösterdiği için şükrederim..”

    Son kozumu oynamaya karar verdim, biraz belden aşağı bir vuruş olacaktı, farkındayım, ama bu kez, şayet rol yapıyorlarsa, kesinlikle açık verecekleri bir soru olacaktı sorduğum,

    “ya birbirinizi başkalarıyla gördüğünüzde?”

    Kısa ve net şekilde vurulmuş bir darbe, tam karın boşluğuna.. böğüre saplanmış bir hançer gibi..

    Sorumun etkisinin sonuçlarını almak için ikisinin de yüzlerine baktım dikkatle.. inanılmaz bir biçimde, ifadelerinde hiçbir değişiklik olmadı, gülüşleri solmadı, gözleri sağa sola kaçmadı, mimikleri etraftan yardım aramadı..

    “ne olacak ki?” dedi tolga, “nilayın mutluluğu, benim mutluluğumdur ve o en iyisini hak ediyor”

    “Hasgibtir ordan kavat” deyip bir tane çakaydım iyiydi demi?..neyse,

    “aynı şekilde düşünüyorum ben de..yalnız lütfen sıradaki yengemiz benden çirkin olmasın, bakınca yanına yakıştığından emin olmam lazım (:”

    “o zaman işim baya zor” dedi tolga..

    Gülüştüler..
    ···
   tümünü göster