1. 1.
    0
    Ermeni toplumu, geleneksel tarih anlatımına göre MS 301 yılında “Aydınlatıcı” lakabıyla anılan Aziz Gregor öncülüğünde Hıristiyan dinini kabul etmiştir. Ermeni kilisesi 451 yılında Ortodoks/Katolik dünyasıyla yolunu ayırarak ayrı bir ulusal mezhep olarak örgütlendi. Ermeni Apostolik Kilisesi adını alan ulusal kilise, Batılı kaynaklarda Gregoryen adıyla da anılır. Büyük çoğunluğu Gregoryen olan Ermenilerin küçük bir Katolik cemaatlerinin yanında önemsenmeyecek sayıda Protestan olanları da mevcuttur. Ermenilerin Hristiyanlığı ilk kez benimseyen toplum olduklarını öne sürülür.

    Net olarak bilinen tarih içinde Ermenilerin Pers, Makedon, Selefkit, Roma, Part, Sasani, Bizans, Arap, Türk ve Rusların egemenliğinde altında yaşadığı görülür. Bağımsız bir devlete sahip olduklarına dair kesin bir bilgi yoktur. Ermeni krallıkları, prenslikleri olarak adlandırılan oluşumların ise bağımsız devlet olmayıp bölge derebeylerinin hükümranlıklarıdır. Örneğin Ani Hanedanlığı böyledir. Sadece Akdeniz bölgesinde yaşayan Ermeniler, Kilikya Krallığını kurmuşlar ve yaklaşık 2 asır boyunca varlıklarını sürdürebilmişlerdi. (1199-1375)

    Bizans yönetimi altında iken Ermeniler, mezhep çekişmelerinden yaşadıkları rahatsızlığın yanında ağır vergiler altında ezilmekteydi. Bizans’ın baskı ve zulmüne karşı zaman zaman çıkardıkları isyanlar katı bir şekilde bastırılıyordu.

    Ermeni tarihçi Mateos, Bizans’ın izlediği siyaseti şöyle ifade ediyordu; “Roma Dükü, Bizans imparatoru büyük bir ordu ile beraber, Ermenistan’a yürüdü. Hıristiyanların üzerine atılıp onları kılıçtan geçirdi ve esaret altına aldı. O zehirli bir yılan gibi her yere ölüm getirdi ve böylelikle dinsiz milletlerin yerini aldı.”

    Mateos, Bizanslılara karşı büyük bir kin ve düşmanlık duyuyordu. Eserinde de bu kini sık sık dile getiriyordu: “Bizanslılar muharebe ve kahramanlık sahasından nefret ederek, Ermeni mezhebinin tetkiki ile uğraştılar ve Allah’ın Kilisesi’nin içinde kargaşalık ve kavga çıkardılar. Onlar, Türklere karşı harp etmekten kaçınıyorlar, fakat hakiki Hıristiyanları inançlarından döndürmek için büyük gayret sarfediyorlardı. Bizanslılar bu gayretleri ile bütün Ermeni prens ve kumandanlarını doğudan çıkarıp, kendi memleketlerinde ikâmet etmeye mecbur ettiler. Kaçmayı kendileri için bir zafer sayan ve kahramanlık addeden bu Grekler, kurtu görür görmez kaçmağa başlayan kötü çobanlara benzediler.” Urfalı Mateos, Vekayi-namesi (952–1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136–1162) s.111–112
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster